Yorgun bir gecenin ürkütücü yalnızlığında, Türkiye'nin içinde bulunduğu karmaşık durumu ve geleceğe dair umutları sorguluyorum. Toplumumuzun yaşadığı zorluklar, adaletsizlikler ve özellikle kadın cinayetleri, geleceğe dair endişelerimizi artırıyor. Ancak, tüm bu olumsuzluklara rağmen, umudu yeşertmek ve güzel günlerin geleceğine inanmak için mücadele etmeye devam ediyoruz.
Umutsuzluk ve Gençliğin Hareketi
Toplumumuzda yaygın olan umutsuzluk, özellikle gençlerin geleceğe dair kaygılarını derinleştiriyor. Ancak, Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması gibi olaylar, gençleri harekete geçirerek bir silkelenme ve yeniden umutlanma sürecini tetikledi. Gezi ruhunu yeniden canlandıran gençler, adaletsizliklere karşı seslerini yükseltmeye başladı. "Kılıç kimdeyse hükümdar odur" anlayışına karşı, "Üreten kimse hükümet odur" diyerek yeni bir vizyon ortaya koyuyorlar.
Bu hareket, uzun yıllardır tek parti iktidarıyla yönetilen Türkiye'de, gençlerin ilk defa bu tür eylemlere katılarak devrim yapabileceğine dair inançlarını gösteriyor. Onların heyecanını kucaklayıp, Gezi'de yaşananları fısıldayarak, birlikte daha güçlü bir ses oluşturmaya çalışıyoruz.
Unutulan İsimler ve Kadın Cinayetleri
Canım ülkemde en çok da yazdığım isimlerin unutulması dokunuyor insana. Yazacağım isimler yerel medyada yer alsa da ulusal hafızaya geçemedi. Yazacağım isimler, yazılamayan nice isimler gibi toplumsal hafızamıza ya geçmedi ya da geçse bile bir süre sonra herkes kendi eteğindeki ateşi söndürmeye çalıştığı için unutuldu.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu'nun 2024 raporuna göre, sadece İzmir'de 26 kadın erkekler tarafından öldürüldü. İstatistiklerde birer sayıdan ibaret görünen bu kadınların isimleri, aslında birer hayat hikayesi ve kayıp birer candır. İşte o isimlerden bazıları:
- FATMA GÜNEŞ
- SİDAR ŞİMŞEK
- FATMA Ş.
- GÜLSÜM MERTOĞLU
- İLAYDA ALKAN
- FİDAN ÇAKIR
- ZAHİDE YURTKAL
- EZGİ GÜLİZAR
- BERRİN YILMAZ
- EDA KUŞ
Bu isimler, sadece birer sayı olmadıklarını, her birinin birer insan olduğunu ve yokluklarıyla bile adlarının duyulması gerektiğini hatırlatıyor. Birimizin pankartını diğerinin taşıdığı bir toplumda, sadece canı sıkıldığı için, kıskandığı için ya da sadece o an karşısına ben çıktığım için öldürülen kadınlardan biri olmadan önce öldürülen tüm kadınlar adına sesim kısılana kadar bağırıyorum 6284 yaşatır.
Adaletsizlik ve Çıkar Uğruna Gözaltılar
Ülkemizde bunca adaletsizlik, eşitsizlik varken bu kelimelerin kelime olarak karşımızda duvar gibi durduğu bir düzende, kendi oylarımızla seçtiğimiz iktidar ve muhalefet partilerinin sadece kendi gündemleri için halkı görmezden gelmesi tarih sayfalarında elbet yerini alacaktır. Biz var olan umudumuza yeni umutları eklerken her gün ‘bugün hangi çıkar uğruna kimler gözaltına alındı ya da tutuklandı’ diye dün de endişeylik, bugün de endişe etmeye devam ediyoruz. Oylarıyla iktidara getirdiği siyasi partiler dün de bu kadar çıkarcı ve sadece oturduğu koltuğunu düşünüyordu, bugün de sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar.
Oylarıyla iktidara getirdiği siyasi partiler dün de bu kadar çıkarcı ve sadece oturduğu koltuğunu düşünüyordu, bugün de sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Oy vererek değiştiremeyeceğimizi bildiğimiz düzenin bir gün yerle yeksan olduğunu hayal edip, güzel günlerin geldiğini görmeyi umut ediyorum.
Türkiye'nin geleceği için umutlu olmak, adaletsizliklere karşı ses çıkarmak ve kadın cinayetlerine dur demek hepimizin sorumluluğundadır. Karanfil bahçelerinden dertsiz tasasız öyküler gönderdiğim güzel günlerde buluşana dek hayatta kalmayı başarmayı diliyorum hepimize.