Torbalı'da Köylü İsyanı: Zehir Mi Yiyoruz? Şok İddialar!
İzmir Ege Haberleri

Torbalı'da Köylü İsyanı: Zehir Mi Yiyoruz? Şok İddialar!


19 April 20255 dk okuma9 görüntülenmeSon güncelleme: 11 June 2025

İzmir'in Torbalı ilçesinde köylüler, tarım arazileri üzerine kurulan ruhsatsız fabrikaların çevreye ve insan sağlığına verdiği zararlar nedeniyle isyan bayrağını açtı. 5. İzmir Kitap Fuarı'nda düzenlenen "Yerel Mücadele ve Yeşil Politikalar" söyleşisinde konuşan çiftçi Nebi Uyar, "Vatandaş kendi parasıyla pazardan aldığı sebzeyle zehir yiyor" diyerek duruma dikkat çekti. Ekolojist Arif Cangı ise yerel yönetimlere acil sorumluluk çağrısında bulundu.

Torbalı Ovası'nda Çevre Katliamı Mı Yaşanıyor?

Torbalı Ovası'ndaki çevre mücadelesi, İzmir Kitap Fuarı'nda düzenlenen bir söyleşiyle yeniden gündeme geldi. Çapak Köyü'nde yaşayan çiftçiler, tarım arazileri üzerine kurulan ruhsatsız fabrikaların yarattığı tahribata dikkat çekerek, yetkililerin duyarsızlığına tepki gösterdi. Nebi Uyar, Çayırlı Ovası'ndaki toprakların kimyasal atıklarla kirlendiğini belgeleriyle ortaya koyarken, forum katılımcıları yerel yönetimlere ve ilgili kurumlara harekete geçme çağrısı yaptı.

Söyleşide konuşan Tarım-Sen temsilcisi Tuğçe Kızıldemir, Belevi Çayırlı köylülerinin direnişini aktararak, "Köylüler, doğasına geleceğine, nefesine sahip çıkıyor" dedi. Kızıldemir, köylülerin zeytin ve incir ağaçlarına, geçim kaynaklarına ve çocuklarına bırakacakları mirasa sahip çıktığını vurgulayarak, kamuoyu desteğine ihtiyaç duyduklarını belirtti.

Çiftçiler Çaresizlik İçinde: "Vatandaş Zehir Yiyor"

Torbalı Çapak Köyü'nde çiftçilik yapan Nebi Uyar, tapulu tarım arazilerinin üzerine kaçak sanayi tesisleri kurulduğunu ve bu fabrikaların ruhsatsız olmasına rağmen faaliyet göstermeye devam ettiğini söyledi. Uyar, "Ben bu verimli arazide bir yılda dört kez mahsul kaldırdım. Şimdi ise bu topraklara çimento bacaları, plastik fabrikaları, parke taşı üretim tesisleri kuruldu" diyerek yaşadığı dönüşüme isyan etti. Çeşitli analiz raporları ve resmi belgelerle defalarca şikâyetçi olduğunu ancak sonuç alamadığını dile getiren Uyar, devlet kurumlarının sorumluluk almamasından duyduğu üzüntüyü ifade etti.

Uyar, yeraltı sularının sanayi tesislerinde kullanıldığını, bölgenin kanalizasyon ve içme suyu altyapısı bulunmadığını, tarımsal sulama için su bulamayan köylünün ise susuz kaldığını vurguladı. "150 dönümden fazla arazi şu an ekilemez halde. Benim kendi ağaçlarım, kayısılarım, eriklerim kurudu. Tozdan dolayı meyve yiyemez hale geldik" dedi. Sözlerinin sonunda, bu fabrikaların arkasında kimlerin olduğuna dair şüphelerini dile getiren Uyar, "Kimse taşın altına elini koymuyor. Arkasında bürokratlar mı var, milletvekilleri mi, bilmiyorum. Ama bu düzen böyle gitmemeli, vatandaş parasıyla zehir yiyor" ifadelerini kullandı.

Ekolojistlerden Acil Çağrı: "Bu Çığlığı Duymak Zorundayız"

Çevre hukuku alanında uzun yıllardır mücadele eden Avukat Arif Ali Cangı, verimli tarım arazilerinin sanayiye açılmasının büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Cangı, "Torbalı'nın havası şu anda mahvolmuş durumda" diyerek Nebi Uyar'ın tanıklıklarının ve verdiği mücadelenin bir çığlık olduğunu, bu çığlığın başta yerel yönetimler olmak üzere herkes tarafından duyulması gerektiğini belirtti. Cangı, Torbalı Ovası'nda yetişen meyve ve sebzelerin üzerine kapı-pencere fabrikasından yayılan plastik tozlarının, parke taşı üretiminden çıkan çimento tozlarının çöktüğünü ve bu durumun halk sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade etti.

Cangı, iklim krizinin yanı sıra gıda krizinin ve çoklu krizlerin yaşandığı bu dönemde, politikaların, hukukun, ekonominin ve yaşam biçimlerinin ekolojik temelde yeniden şekillendirilmesi gerektiğini söyledi. "Eğer yerel yönetimler gerçekten farklı olduklarını ve muhalif olduklarını iddia ediyorlarsa, bu soruna çözüm bulmak zorundalar" diyerek sözlerini tamamladı.

Torbalı Ovası'nda yaşanan çevre sorunları, sadece bölge halkının değil, tüm Türkiye'nin sağlığını tehdit ediyor. Ruhsatsız sanayi tesislerinin yarattığı kirlilik, tarım arazilerini verimsiz hale getirirken, insan sağlığı için de ciddi riskler oluşturuyor. Yetkililerin bu duruma bir an önce müdahale etmesi ve gerekli önlemleri alması, hem çevre hem de insan sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, "vatandaş kendi parasıyla zehir yemeye" devam edecek.