Türkiye, uzun yıllardır mücadele ettiği terör sorununa köklü bir çözüm bulma umuduyla yeni bir döneme giriyor. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan'ın yaptığı son açıklamalar, PKK'nın silah bırakma ve fesih kararı alabileceği yönündeki beklentileri artırdı. Doğan, örgütün kongre hazırlığında olduğunu ve bu kongrede tarihi kararlar alınabileceğini belirtti. Peki, bu süreçte neler yaşandı ve Türkiye'yi neler bekliyor?
PKK Kongresi: Tarihi Bir Dönüm Noktası mı?
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, parti genel merkezinde yaptığı açıklamada, terör örgütü PKK'nın kongre hazırlığında olduğunu ve bu kongrenin "an meselesi" olduğunu vurguladı. Doğan, "Biz bu tarihi adımı büyük bir ciddiyetle bekliyoruz. Demokratik bir Türkiye için hazırız," dedi. Bu açıklama, Türkiye'nin terörle mücadele tarihinde yeni bir sayfa açabileceği yönünde umutları yeşertti.
Sürecin temelini, PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat 2025'te yaptığı silah bırakma çağrısı oluşturdu. Bu çağrı, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal dinamiklerinde önemli bir etki yarattı. DEM Parti heyeti, bu çağrının ardından İmralı'da Öcalan'la üç ayrı görüşme gerçekleştirdi. Son görüşmede Öcalan, "Silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum," mesajını kamuoyuna duyurdu. Bu mesaj, sürecin ciddiyetini ve potansiyelini gözler önüne serdi.
Bahçeli'nin Açıklamaları Süreci Nasıl Etkiledi?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'de yaptığı, "Terörist başı tecridden çıkarsa Meclis'te örgütün lağvedildiğini ilan etsin," açıklaması, süreci etkileyen kritik dönemeçlerden biri oldu. Bu açıklama, hem iktidar hem de muhalefet kanadında farklı yorumlara neden oldu. DEM Parti'nin Adalet Bakanlığı'na başvurusuyla başlayan diyalog süreci, Öcalan'la görüşmelere kapı araladı. Bu gelişmeler, sürecin daha da hızlanmasına ve somut adımlar atılmasına zemin hazırladı.
Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığı ve siyasi aktörlerin yapıcı yaklaşımları, PKK'nın silah bırakma ve fesih kararı alabileceği yönündeki beklentileri güçlendiriyor. Ancak, sürecin karmaşıklığı ve potansiyel riskleri göz ardı edilmemeli. Türkiye'nin bu tarihi fırsatı en iyi şekilde değerlendirebilmesi için tüm kesimlerin sağduyulu ve yapıcı bir tutum sergilemesi gerekiyor.
Önümüzdeki günlerde PKK'nın kongresinden çıkacak kararlar, Türkiye'nin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Silahların susması ve demokratik çözüm yollarının açılması, Türkiye'nin birlik ve beraberliğini güçlendirecek, ekonomik kalkınmayı hızlandıracak ve bölgedeki istikrarı artıracaktır. Bu nedenle, tüm gözler PKK kongresine ve alınacak kararlara çevrilmiş durumda.