Türkiye'yi derinden etkileyen bir gelişme yaşandı: Terör örgütü PKK, 40 yıl ve 40 bin can kaybının ardından kendisini feshettiğini açıkladı. Bu beklenmedik adım, Türkiye'nin barış sürecine nasıl yanıt vereceği sorusunu gündeme getirirken, bölgede ve dünyada yeni bir dönemin başlangıcı olarak yorumlanıyor.
Barış Rüzgarları ve Yeni Fırsatlar
Sadece Türkiye değil, dünya genelinde de barış rüzgarları esiyor. Rusya ve Ukrayna liderlerinin İstanbul'da bir araya gelmesi beklenirken, Pakistan ve Hindistan arasında ateşkes imzalandı. Yeni Papa'nın ilk vaazında tüm insanlığı barışa davet etmesi, umutları yeşertiyor. Ancak, tarihin ve insan doğasının savaşkanlığı göz önüne alındığında, bu duraklama döneminin ne kadar süreceği belirsizliğini koruyor.
Önemli olan, bu fırsatı değerlendirerek Akdeniz'de barış ve işbirliği yolunda ilerlemek. Terörü yöntem olarak benimseyen bir savaşın sona ermesiyle birlikte, bazı genel değerlendirmeler yapmak mümkün hale geliyor.
- Çok uzun sürdü.
- Dünya değişti.
- Savaşan taraflar değişti.
Özellikle PKK'lıların, savaşın zeminini çürüten somut gelişmeleri görmezden gelmesi mümkün değil. Dronlar, uydular ve yapay zeka ile donatılmış bir dünyada, ilkel yöntemlerle rejim değiştirme hayalleri kurmak anlamsızlaşıyor. Emperyalist güçlere güvenmenin de beyhude olduğu bir kez daha kanıtlanıyor. Avrupa'da yükselen ırkçılık, Türklerin yanı sıra Kürtleri de hedef alırken, vatanın kıymetini bilmek ve siyasi süreçlere dahil olmak her zamankinden daha önemli hale geliyor.
Türkiye'nin Daveti ve Güven Sorunu
Türkiye'nin barış davetinin samimiyetine güvenmek zor. Silivri ve diğer hapishanelerdeki siyasi mahkumların durumu, bu konuda şüpheler uyandırıyor. "Teröristler" affedilirken, Osman Kavala, Gezi mahkumları, gazeteciler ve diğer siyasi tutukluların akıbeti ne olacak? Böyle bir adaletsizliği kamu vicdanı kabul edebilir mi?
Bu davetin arkasında kimlerin olduğu, asıl amaçlarının ne olduğu bilinmiyor. Ancak, güç dengelerinin sarsıldığı ve eski numaraların artık işlemediği bir dönemde, bu şaşkınlık halinden yararlanmak mümkün olabilir.
Güneydoğu'nun Dönüşümü ve Akdeniz'in Cazibesi
PKK'nin "evi" olarak görülen Güneydoğu'nun da büyük bir değişim geçirdiği unutulmamalı. Bir zamanlar derin devlet tarafından ağalık sistemini eritmek için kurulduğu iddia edilen PKK, aslında feodal duvarları yıkmış ve bölgeyi dünyaya açmıştır. Kentlere göç hızlanmış, kadınlar zincirlerini kırmış ve ağalık sistemi çatırdamıştır.
Son 40 yılda ağalık sistemi büyük ölçüde çözülmüş, marabalık çökmüştür. Milyonlarca Kürt kökenli vatandaş, köy yakmaların da etkisiyle başka yerlere göç etmiş ve değişmiştir. Almanya'da yaşayan Kürtlerin emeklilik hayalleri, diğer Türk vatandaşlarından farklı değildir: "Ege'de ya da Akdeniz'de şöyle bahçeli küçük bir ev bulup..."
Barış mektubunun ardından kimse kendisini aldatmasın: Bu, Güneydoğu'ya büyük bir dönüş göçünü başlatmayacaktır. Çünkü, kardeş Anadolu insanlarını buluşturan yeni pota Akdeniz'dir, Akdenizli yaşamdır!
