
Özgür Özel'e Saldırı: Erdoğan'ın Tehditleri Zemin mi Hazırladı?
CHP İçişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yönelik gerçekleştirilen saldırıya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinin saldırıya zemin hazırladığına dikkat çekti. Bakan, "Erdoğan'ın 'daha çok CHP'li telef olacak' sözleri, bu saldırının siyasi zeminini hazırlayan, kamuoyuna açıkça mesaj veren bir tehditti. Bugün yaşananlar, bu tehdit dilinin uygulamaya geçmiş halidir" ifadelerini kullandı.
Saldırı, Otoriter Zihniyetin Sonucu mu?
Murat Bakan, saldırının sadece bireysel bir nefret eylemi olmadığını, Türkiye'de yıllardır adım adım inşa edilen otoriter zihniyetin, hukuku askıya alan siyasi uygulamaların ve muhalefeti şeytanlaştıran kutuplaştırıcı dilin doğrudan bir sonucu olduğunu savundu. Bu saldırının, Türkiye'nin birinci partisine, halkın iradesine, siyasal temsil hakkına ve demokratik rejime yönelmiş organize bir tehdit olduğunu vurguladı.
Bakan, 2019 yılında Ankara'nın Çubuk ilçesinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik şehit cenazesinde yapılan linç girişimini hatırlatarak, o olayda da gereken cezai sürecin işletilmediğini, faillerin ve sorumluların korunduğunu belirtti. Bugün yaşanan saldırının da aynı zihniyetin, cezasızlıkla beslenen ve üst siyaset tarafından cesaretlendirilen, devamı iktidarın ürettiği şiddet dilinin doğrudan bir sonucu olduğunu iddia etti.
Güvenlik Zafiyeti mi, Siyasi Tercih mi?
Bakan, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekilliği yapmış bir insanın cenazesi, tüm televizyonların canlı yayınladığı, devletin önceden haberdar olduğu bu kadar kritik bir tören nasıl olur da böylesine tedbirsiz bırakılır?" sorusunu yöneltti. En küçük toplumsal gösteriye dahi binlerce polisi, TOMA'yı, yüz tanıma teknolojisini yığan iktidarın, böyle bir törende alana girişte yeterli kontrollerin yapılmamasını, dış çevre güvenliğinin oluşturulmamasını, yakın koruma dışında hiçbir önlem alınmamasını kabul edilemez buldu.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı'nın katıldığı programlarda alana giren jandarmaların dahi silahlarının boşaltıldığı, yedek şarjörlerinde mermi bulundurulmadığı, olağanüstü sıkı bir koruma protokolü uygulanırken; aynı devletin, Türkiye'nin birinci partisinin Genel Başkanı'nı bir cenaze töreninde bu denli korumasız bırakmasının sadece güvenlik zafiyeti değil, doğrudan siyasi bir tercih olduğunu savundu.
Bakan, bu tercihin sorumlularının İçişleri Bakanlığı, İstanbul Valiliği ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü olduğunu belirterek, bu kurumların Anayasal sorumluluklarını yerine getirmemiş, halkın iradesiyle seçilmiş bir liderin can güvenliğini sağlayamadığını ifade etti. Bu durumun, sadece idari bir eksiklik değil, anayasal düzen açısından da ağır bir ihlal olduğunu vurguladı.
Saldırının Sorumluluğu Kimde?
Bakan, saldırının sorumluluğunun yalnızca saldıran kişide değil, şiddeti teşvik eden siyasi iklimde, güvenliği sağlamayan kamu otoritesinde ve muhalefeti açıkça hedef gösteren siyasi iradede olduğunu belirtti. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu saldırının kendilerini durduramayacağını, şiddete, tehditlere, yargı sopasına, partizanca kullandıkları kamu gücüne rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi'nin halkla birlikte demokrasiyi savunmaya devam edeceğini ifade etti. Genel Başkan Özgür Özel'in onurlu duruşunun bu mücadelenin simgesi olduğunu, halkın iradesini temsil ettiklerini ve bu iradenin karanlığa boyun eğmeyeceğini sözlerine ekledi.
Özgür Özel'e yapılan saldırı, Türkiye siyasetinde yeni bir tartışma başlattı. CHP, saldırının sorumlularının bulunması ve gerekli önlemlerin alınması için çağrıda bulunurken, iktidar kanadından henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Bu olay, Türkiye'deki siyasi gerilimin daha da artmasına neden olabilir.














