Normal Doğum Tartışması: Futbol Sahası Kadın Bedenine Karıştı!
İzmir Ege Haberleri

Normal Doğum Tartışması: Futbol Sahası Kadın Bedenine Karıştı!


15 April 20255 dk okuma8 görüntülenmeSon güncelleme: 19 June 2025

Süper Lig'de birçok takımın Sağlık Bakanlığı'nın "Doğal Olan Normal Doğum" kampanyasına destek vermesi, kadın hakları savunucularının ve kamuoyunun tepkisini çekti. Özellikle Sivasspor'un Fenerbahçe maçında açtığı pankart, kadınların doğum tercihlerine müdahale olarak değerlendirildi. Bu durum, sporun ve siyasetin kadın bedeni üzerindeki etkisini bir kez daha gündeme taşıdı.

Kadınlardan Sert Tepki: "Çekin O Ellerinizi Bedenlerimizden!"

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, futbolcuların pankartla kadınlara nasıl doğurması gerektiğini söylemesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Osmanoğulları, futbolun uzun yıllardır farklı siyasi ve ideolojik amaçlar için kullanıldığına dikkat çekerek, bu tür kampanyaların kadınların haklarına yönelik bir saldırı olduğunu belirtti. "Sivassporlu futbolcuların ‘doğal olan normal doğum’ pankartıyla maça çıkması, bize futbolun sadece futbol olmadığını gösterdi. Bu pankart, siyasi iktidarın kadınların bedenlerine ve haklarına yönelik politikalarında açıkça yer alan cinsiyetçi söylemin bir parçası haline geldi," dedi.

Osmanoğulları, Sağlık Bakanlığı'nın doğum oranları ile ilgilenmek yerine, çocukların yetersiz beslenme sorununa ve hastanelerdeki eksikliklere odaklanması gerektiğini vurguladı. "Tüm bu sorunların düzeltilmesi gereken bir zamanda, kadınlara nasıl doğum yapacaklarını söylemesi, siyasi iktidarın kadınları artık sıradan vatandaş olarak değil, bedenleri üzerinden nesneleştirdiklerinin açık bir göstergesidir. Eşitlik ilkesine dahi uyulmuyor. Çekin o ellerinizi bedenlerimizden!" şeklinde konuştu.

Doğum Şekli Değil, Karar Hakkı Tartışılmazdır!

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, normal doğumun idealize edilmesinin, sezaryen tercih eden kadınları damgaladığına dikkat çekti. Güllü, doğum şekli tercihinin, kadınların kendi iradeleri doğrultusunda verilmesi gereken bir karar olduğunu vurgulayarak, "Kadınların hangi şekilde doğurması gerektiğine dair ahlaki ya da ‘doğal’ sayılan yönlendirme, esasen bireysel haklara ve beden özerkliğine yapılan müdahaledir," dedi. Spor kulüplerinin toplumsal mesaj verirken, kadınların haklarını ve öznelliğini güçlendirecek yaklaşımları benimsemesi gerektiğini ifade etti.

Psikiyatrist Arzu Erkan ise, "Normal doğum diye bir şey yoktur, vajinal doğum ya da sezaryen doğum vardır," diyerek doğumun bireysel, tıbbi ve sosyolojik koşullara göre belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Erkan, kadınların yaşamları boyunca birçok alanda baskılandığını hatırlatarak, vajinal doğumda yaşanan anatomik ve fizyolojik hasarların görmezden gelindiğini belirtti. "‘Normal’ denilen doğumlardan sonra, kadınlar epizyotomi (doğum kesisi) nedeniyle anatomik, fizyolojik ve metabolik sorunlarla yıllarca uğraşıyor. Bu hasarların onarımı için mükerrer ameliyatlar gerekebiliyor ama sezaryene ameliyat diye karşı çıkıyorlar," dedi.

  • Kadınların doğum tercihlerine saygı duyulmalı
  • Doğum şekli, tıbbi ve kişisel koşullara göre belirlenmeli
  • Sağlık Bakanlığı, kadınların haklarını korumalı

Mor Dayanışma Temsilciler Meclisi üyesi Deniz Uslu, hükümetin kadınları bir aparat olarak gördüğünü belirterek, "Sağlık bakanlığı, kadınların kendi bedenleri üzerinde karar alma hakkını kısıtlayan ve onları aparata dönüştüren bir yaklaşımı normalleştiriyor," dedi. EŞİK (Eşitlik İçin Kadın Platformu) gönüllüsü Av. Hülya Gülbahar ise, kürtaj ve sezaryen karşıtı söylemlerin yükseldiği Türkiye'de, kadın bedeni üzerinden şekillenen iktidar politikalarına sert tepki gösterdi. Gülbahar, "Erkeklerin ve toplumun çıkarları için kadınların hayatları yok edilmek, evlerde itaatkâr ve uysal birer kuluçka makinesine dönüştürülmek isteniyor," dedi.

Feminist Yazar Ayşen Şahin, erkek egemen kampanyaların doğum gibi hayati sürecin risklerini hafife aldığını ve anneliğin kutsallığından ödün verildiğini vurguladı. Av. Figen Özler Merder ise, kulüplerin kadınların bedenine dair bir kampanyaya destek vermesini "akıl verme" ve "cinsiyetçi dayatma" olarak nitelendirdi. Merder, "Kadının bedenine dair konuşup bunu kamu spotu gibi dayatmak, mecburiymiş gibi gösterilerek hareket etmek direkt olarak şiddet olarak tanımlanabilir," dedi.

Sonuç olarak, "Doğal Olan Normal Doğum" kampanyası, kadınların bedenleri üzerindeki karar verme haklarına yönelik bir tartışma başlatmış ve sporun, siyasetin ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kesişim noktasını gözler önüne sermiştir. Kadın hakları savunucuları, bu tür kampanyaların kadınların özerkliğine ve eşitliğine zarar verdiğini savunarak, kadınların kendi bedenleri hakkında özgürce karar verebilmeleri için mücadele etmeye devam edeceklerini vurgulamışlardır.