CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle tıp merkezlerinde planlı sezaryen doğumun yasaklanmasına sert tepki gösterdi. Nazlıaka, bu kararın kadınların hayatına doğrudan müdahale olduğunu ve "politik şiddet" içerdiğini belirtti. "Kadınlar doğum yapıp yapmayacağını, doğum yapacaksa bu doğumu nasıl gerçekleştireceğini size sormayacaklar," diyen Nazlıaka, iktidarı kadınların bedeninden elini çekmeye çağırdı.
AKP Zihniyeti ve Kadın Bedeni Üzerindeki Tahakküm
Nazlıaka, AKP'nin kadınların bedenleri üzerinde tahakküm kurmaya devam ettiğini vurgulayarak, "Önce 'anne olmayan kadın yarımdır' denilerek çocuk doğurmak dayatıldı. Kürtaj yasaklanmaya çalışıldı. Yetmedi; kaç çocuk dünyaya getirileceği dikte edildi. Yetmedi; doğum biçimine karışıldı. Şimdi de doğumun nerede yapılacağına müdahale ediliyor," ifadelerini kullandı. Bu durumun kadınların kendi bedenleri ve yaşamları ile ilgili karar verme hakkını sistematik bir şekilde tırpanladığını söyledi.
Nazlıaka, iktidarın "Aile Yılı" adı altında kadınlara önce kuluçka makinası muamelesi yaptığını, ardından da bu doğumun nasıl yapılacağına ilişkin ideolojik bir dayatmada bulunduğunu belirtti. Bu anlayışın kadınları yalnızca birer doğum makinesi olarak gördüğünü ve kendi siyasal çıkarlarını gözetenlerin kadınlara politik şiddet uyguladığını ifade etti.
"Sezaryen doğumunu 'gereksiz' ilan eden, 'normal doğum'u dayatan bu anlayış, kadınları yalnızca birer doğum makinesi olarak görmektedir. Bu tutum çağ dışı ve gerici bir bakış açısıdır," diyen Nazlıaka, futbolcuların ellerine tutuşturulan 'Normal Doğum' pankartlarıyla kamuoyuna verilmek istenen mesajın da bu zihniyetin ürünü olduğunu söyledi. Bir spor müsabakasında bile kadının bedeni üzerinden mesaj veren, propagandaya dönüşen bu tutumun kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Özgürlükler ve Yaşamlar Riske Atılıyor
Nazlıaka, bu kararla birlikte sadece özgürlüklerin değil, yaşamların da riske atıldığını belirterek, bu düzenlemenin dezavantajlı kesimlerde yer alan kadınları doğrudan etkileyeceğini söyledi. Büyük şehirlerin dışında, birçok ilçede ve kasabada tıp merkezleri sayesinde temel sağlık hizmetlerine erişilebildiğini, bu merkezlerde planlı sezaryen yapılmasının yasaklanmasının kadınların güvenli ve kontrollü bir doğum sürecine ulaşmasını ciddi şekilde engelleyeceğini ifade etti.
Nazlıaka sözlerine şöyle devam etti:
İktidara sesleniyorum; kadınlar doğum yapıp yapmayacağını, doğum yapacaksa bu doğumu nasıl gerçekleştireceğini size sormayacaklar. Yıllardır hadsizce kadın bedeni üzerinden yürüttüğünüz bu gerici politikalara bir son verin. Biz bedenimiz üzerindeki kararları kendi özgür irademizle veririz. Siz çocukların dünyaya nasıl geleceğini düşünmek yerine doğanların geleceğini düşünün. Bu çocuklar hangi koşullarda nasıl büyüyecek, gelecekleri nasıl şekillenecek bununla ilgilenin. Bir doğumun nasıl olacağına kadın ve doktoru birlikte karar verir. Elinizi kadınların bedeninden çekin. Çıkın insanların yatak odasından.
Kadınların Kararı Esas Olmalı
Sonuç olarak, Aylin Nazlıaka'nın açıklamaları, kadınların doğum hakları konusundaki hassasiyeti ve iktidarın bu konudaki politikalarına yönelik eleştirileri net bir şekilde ortaya koymaktadır. Kadınların bedenleri üzerindeki kararların kendilerine ait olması gerektiği ve bu kararların siyasi veya ideolojik baskılardan uzak tutulması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu durum, Türkiye'deki kadın hakları mücadelesinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır ve gelecekte de tartışılmaya devam edecektir.