Miras hukuku, aile bağları ve malvarlığı arasındaki hassas dengeyi düzenlerken, beklenmedik durumlar ve hukuki süreçler sıkça gündeme gelebiliyor. Avukat Zeynep Sevim'in açıklamaları ve Yargıtay'ın emsal niteliğindeki kararı, ailesine sırt çeviren evlatların mirastan mahrum bırakılmasının yasal zeminini gözler önüne seriyor. Peki, bu durumun detayları neler ve hangi koşullarda geçerli?
Mirasçılıktan Çıkarma: İstisnai Bir Durum
Türk Medeni Kanunu'na göre mirasçılıktan çıkarma, yalnızca belirli ve istisnai durumlarda başvurulabilecek bir haktır. Bu hak, aile bağlarını derinden zedeleyen davranışlar sonucunda, saklı paylı mirasçıların dahi mirastan men edilmesine olanak tanır. Avukat Zeynep Sevim, bu konunun miras hukuku açısından ne kadar hassas olduğunu vurgulayarak, önemli uyarılarda bulunuyor.
Sevim, saklı paylı mirasçıların miras bırakanın tasarruflarına karşı hukuki koruma altında olduğunu belirtiyor. "Saklı pay sahibi mirasçı; miras bırakanın çocukları, torunları, evlatlıkları, anne-babası ve eşi gibi kişilerdir. Bu kişilerin belirli oranlarda mirastan hakları bulunur ve bu haklar kanunen güvence altına alınmıştır" diyor.
Hangi Durumlarda Mirastan Çıkarma Mümkün?
Avukat Zeynep Sevim, bir kişinin saklı paylı mirasçısını mirastan men etmesinin yalnızca vasiyetname ile mümkün olduğunu ifade ediyor. Ancak bu durumun sınırlı koşullarda geçerli olduğunu ve istisnai bir nitelik taşıdığını vurguluyor.
Sevim, saklı paylı mirasçının mirastan çıkarılması için iki temel gerekçe olduğunu belirtiyor:
- Mirasçının miras bırakana veya yakınlarına karşı ağır bir suç işlemesi.
- Aile hukukundan doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal etmesi.
"Bu iki durum dışında mirastan çıkarma mümkün değildir" diyen Sevim, "Ağır suç teşebbüs aşamasında kalsa bile yeterli sayılabilir. Diğer yandan aile görevlerini ihmal etmek de miras dışı kalmaya sebep olabilir. Örneğin hasta anne-babaya bakmamak ya da ailesiyle tüm bağlarını koparmak, bu kapsamdadır" ifadelerini kullanıyor.
Yargıtay Kararı: Emsal Teşkil Ediyor
Avukat Sevim, 2019 yılında Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından verilen bir kararın bu konuda emsal teşkil ettiğini belirtiyor. Kararda, anne ve babası hastayken ilgilenmeyen, evini terk edip ailesine sırt çeviren bir evladın vasiyetname ile mirastan mahrum bırakılmasının hukuka uygun bulunduğu hatırlatılıyor.
"Mirastan çıkarma kararı, keyfi değil, ciddi bir bağ kopukluğu üzerine kurulmalıdır" diyen Sevim, mirastan mahrum bırakmanın ancak aile bağlarını derinden sarsan durumlarda geçerli olabileceğini vurguluyor. Aile içi anlaşmazlıkların mirastan men gerekçesi olamayacağını, bu düzenlemenin yalnızca istisnai durumlar için öngörüldüğünü belirtiyor.
Miras hukuku, adaleti ve hakkaniyeti sağlamayı amaçlarken, aile bağlarının korunması ve bireylerin sorumluluklarını yerine getirmesi de büyük önem taşıyor. Ailesine sırt çeviren evlatların mirastan mahrum bırakılması, bu dengenin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Yargıtay'ın emsal kararı ve Avukat Zeynep Sevim'in açıklamaları, bu konuda farkındalık yaratırken, benzer durumlarla karşılaşan bireyler için önemli bir rehber niteliği taşıyor.
