İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, son dönemde artan erişim engellemeleri ve sokak röportajlarına yönelik tartışmalar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Kaboğlu, bu durumun temelinde yatan nedenin, yasal düzenlemelerdeki boşluklar ve bunların keyfi kullanımı olduğunu vurguladı. Özellikle Ekrem İmamoğlu'nun X hesabına getirilen erişim engelinin, bu boşluğun somut bir örneği olduğunu belirtti.
İfade Özgürlüğüne Yönelik Tehdit
Kaboğlu, yaptığı açıklamada, sokak röportajlarına getirilmesi planlanan engellemeler ile İmamoğlu'nun sosyal medya hesabına uygulanan erişim engelinin aynı yasa ile bağlantılı olduğunu ifade etti. 7253 sayılı yasanın hazırlık sürecinde yapılan düzenlemelerin ölçüsüzlüğü ve ifade özgürlüğüne müdahalesi konusundaki endişelerini dile getiren Kaboğlu, bu düzenlemelerin demokratik toplum açısından ciddi sakıncalar doğurabileceğini söyledi. "Bu kanunu birçok iptal nedenini öne sürmek suretiyle hemen Anayasa Mahkemesi'ne götürdük," diyen Kaboğlu, Anayasa Mahkemesi'nin yaklaşık üç buçuk yıl sonra yalnızca bazı maddelerde kısmi iptal kararı verdiğini hatırlattı.
Yasal Boşlukların Keyfi Kullanımı
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonrası Meclis'e yeniden düzenleme yapılması için 9 aylık bir süre tanındığını ancak bu konuda henüz bir adım atılmadığını belirten Kaboğlu, "İmamoğlu'na getirilen erişim engeli ve sokak röportajlarıyla ilgili yürüyen tartışma, söz konusu maddeler yeniden düzenlenmediği için oluşan boşluğun keyfi olarak kullanıldığına işaret ediyor," şeklinde konuştu. Bu durumun, ifade özgürlüğünün yasal boşluklar aracılığıyla baskılanmasına yol açabileceği konusunda ciddi endişeler taşıdığını vurguladı.
Çözüm Önerileri ve Beklentiler
Kaboğlu, yasal düzenlemelerdeki boşlukların giderilmesi ve ifade özgürlüğünün güvence altına alınması için acil adımlar atılması gerektiğini belirtti. Meclis'in, Anayasa Mahkemesi'nin kararları doğrultusunda gerekli düzenlemeleri yaparak, ifade özgürlüğünü koruyacak ve keyfi uygulamaların önüne geçecek bir yasal çerçeve oluşturması gerektiğini vurguladı. Aksi takdirde, demokratik toplumun temel değerlerinden olan ifade özgürlüğünün ciddi şekilde zarar görebileceği uyarısında bulundu.
Sonuç olarak, İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu'nun açıklamaları, Türkiye'de ifade özgürlüğü konusundaki hassasiyeti bir kez daha gözler önüne seriyor. Yasal boşlukların giderilmesi ve ifade özgürlüğünün güvence altına alınması için atılacak adımlar, demokratik bir toplumun inşası ve korunması açısından büyük önem taşıyor. Bu konuda yetkililerin ivedilikle harekete geçmesi ve gerekli düzenlemeleri yapması bekleniyor.
