İmamoğlu Protestosunda Tutuklanan Öğrenci Anlattı! Şok Detaylar!
İzmir Ege Haberleri

İmamoğlu Protestosunda Tutuklanan Öğrenci Anlattı! Şok Detaylar!


18 April 20255 dk okuma51 görüntülenmeSon güncelleme: 20 October 2025

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun yargılanmasının ardından başlayan protestolar sonrasında ev baskınıyla gözaltına alınan ve 19 gün tutuklu kalan İzmir Demokrasi Üniversitesi öğrencisi Mehmet Gökdeniz Ün, karakolda yaşadıklarını ve cezaevine naklini İz Gazete'ye anlattı. Ün'ün açıklamaları kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Gözaltı Süreci Nasıl Gelişti?

Mehmet Gökdeniz Ün, gözaltına alınma sürecini şu sözlerle aktardı:

“22 Mart Cumartesi günü sabah Terörle Mücadele ekipleri tarafından ev baskınıyla gözaltına alındım ve Çankaya TEM’e götürüldüm. Beni almaya 2 kişi geldiler ve hem giyimleri hem de araçları sivildi. Beni gözaltına alan polisler biraz şaşkındı çünkü ismimiz onlara aniden gelmiş. Benden birkaç kez kimlik teyidi istediler. Gözaltına alınırken fotoğrafıma bakıp, ‘Bu sensin değil mi?’ dediler, doğru kişiyi aldıklarından emin olmak istediler. Öğrendiğimiz kadarıyla İzmir’in pek aktifliği olmayan ilçelerinden merkeze polis getirilmiş. Gözaltından sonra hastaneye götürülmeden karakola götürüldüm.”

Nezarethane Koşulları Nasıldı?

Gözaltıların sıklaştığı süreçte nezarethanelerle ilgili çokça iddia ortaya atıldı. Mehmet Gökdeniz Ün, nezarethane koşullarıyla ilgili şunları söyledi:

“Nezarethanenin kapılarını kilitletmemeye çaba gösterdik. Ama onlara göre adli suçlular ya da diğer gözaltına alınan arkadaşlar arasında düşmanlık ya da dalaşma olabilirmiş. Bize bu gerekçeyle kapıları kilitlediklerini söylediler. Tabi o anda orada hiç adli suçlu yoktu. Polislere, hepimizin birbirimizi tanıdığımızı, devrimci olduğumuzu söyledik ve kapıları kilitlettirmedik. En azından toplu şekilde olalım canımız sıkılmasın diye bir arada olalım istedik, kitap temini yaptık, şarkılar söyledik, halaylar çektik, örgü yaptık. Hepimizin Çankaya TEM’den bir bileklik hatırası var."

Ün, sözlerine şöyle devam etti:

"Polisler o sırada müdahale etmedi, kapılar açıldıktan sonra gelip sessiz olmamızı söyledi. 2 gün boyunca bize sigara temini yapacaklarını söylediler ama getirmediler. Yemek gönderildi ama avukatların getirdiği yemeği tercih ettik. Çoğu arkadaşımız zaten açlık grevinde olmayı tercih etti. Onların baskıları arttıkça öfkemiz arttı."

Nezarethanede yaşananları aktaran Ün, polislerin davranışlarına da değindi:

"Bu arada tabi nöbet değişimi oluyor, her polisin birbirinden farklı tavrı oluyor. Aslında kendileri inisiyatif alıyor. Bazıları ‘iyi polis’ bazıları ‘kötü polis’ oluyor. Bazıları silahını göstererek gezmeye çalışıyor bazıları plastik kelepçe göstermeye çalışıyor. Bir polis, sivil olarak gezerken silahını gösterir şekilde gezdi. Gözaltına alındığımızın 2’nci günü geçtikten sonra kapıları kilitlemeye çalışmışlardı, biz de direnmeye çalıştık. Tuvalete gidemiyoruz, su ve sigaraya ihtiyacı olan insanlar var. 2 saat kadar kapılar kilitli kaldı. Sonuç olarak içeride hareketlenme oldu ve biz içeride, ‘insanlık onuru işkenceyi yenecek’ sloganları attık. Bu sloganları duyan avukatlar yığın, yığın gelmeye başladı, İzmir Barosu açıklama yaptı. Bunlardan ötürü polisler gözdağı vermek için silah gösterdi, plastik kelepçe gösterdi."

Ün, avukatların müdahalesiyle durumun değiştiğini belirtti:

"Avukatlar görüşü sıklaştırmaya başladı. Avukatlar geldikçe ve bizim sloganlarımız arttıkça onların da dışarıda biber gazı ile müdahale etmeye çalıştıklarını duyduk. Kapı kilitli, biz içeride ses çıkarıyoruz ve dışarıda polisler avukatların üzerine yürüyor. Avukatlarla aramızda bir kapı var ve biz bağırarak anlaşmaya çalışıyoruz. Böyle bir durum söz konusu oldu. Süreci biber gazı ile müdahaleye kadar getirdiler."

Cezaevine Nakil Süreci

Mehmet Gökdeniz Ün, cezaevine nakil sürecinin de oldukça karmaşık olduğunu ifade etti:

“Cezaevine getiriliş sürecimiz çok çalkantılıydı. Şakran ve Menemen’e alınma günleri varmış. Polisler bizi ‘Şakran’a gideceğiz’ diye araca bindirdi, yolda Menemen olduğunu öğrendiler. 1 saate yakın, ‘Bunları nereye götüreceğiz?’ diye haber beklediler. Polislerin kendi aralarında da anlaşmazlık oldu. Kendi aralarında, ‘Bunları kim götürecek, neden götürüyorum, götürüyorum ama param verilmiyor’ tarzı tartışmalar oldu. Biz de onlara barikatın yanlış tarafında olduklarını söyledik. Bizim sayımızdan daha az sayıda polisle cezaevine nakledildik.”

Mehmet Gökdeniz Ün'ün anlattıkları, Türkiye'deki protesto süreçlerinde yaşanan gözaltı ve tutuklama uygulamalarına dair önemli bir bakış açısı sunuyor. Ün'ün yaşadıkları, ifade özgürlüğü ve protesto hakkının kullanımının ne denli zorlu koşullarda gerçekleştiğini gözler önüne seriyor. Bu tür olaylar, hukuk devleti ilkesinin ve insan haklarının korunmasının önemini bir kez daha vurguluyor.