İmamoğlu'ndan AB'ye Çağrı: Demokratik Türkiye Vazgeçilmez! Şok Açıklama
İzmir Ege Haberleri

İmamoğlu'ndan AB'ye Çağrı: Demokratik Türkiye Vazgeçilmez! Şok Açıklama


16 April 20255 dk okuma22 görüntülenmeSon güncelleme: 25 November 2025

Tutuklu cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Financial Times'a yazdığı makalede Türkiye'nin demokratik geleceğinin sadece Türkiye için değil, dünya için de kritik olduğunu vurguladı. İmamoğlu, "AB için demokratik bir Türkiye'nin varlığı vazgeçilmezdir" diyerek dikkatleri üzerine çekti.

İmamoğlu'ndan Cezaevinden Mesaj: "Uyanışı Tetikledim"

İmamoğlu, makalesinde, "Beni parmaklıklar ardına yerleştirmek Erdoğan için bir zafer değildir; aksine bir uyanışı tetikledi" ifadelerini kullandı. Bu sözler, Türkiye'deki siyasi atmosferin ne kadar gergin olduğunu ve İmamoğlu'nun bu durumdan nasıl bir direniş sembolü olarak çıktığını gözler önüne seriyor. İmamoğlu, cezaevinden verdiği bu mesajla hem Türkiye'deki seçmenlere hem de uluslararası kamuoyuna seslenerek, demokratik değerlere sahip çıkma çağrısında bulundu.

İmamoğlu, Türkiye'nin coğrafi konumunun önemine de değinerek, ülkenin kıtaların, kültürlerin ve çatışma bölgelerinin kesişim noktasında bulunduğunu belirtti. Kuzeyde Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı, güneyde ise Orta Doğu'daki istikrarsızlıklar göz önüne alındığında, Türkiye'nin küresel ticaret, güvenlik ve diplomaside kilit bir oyuncu olmaya devam ettiğini vurguladı. İmamoğlu, "Yönümüz sadece bizim için değil, uluslararası düzenin istikrarı için de önemli" dedi.

Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden bu yana izlediği yolun ilgi çekici bir model sunduğunu belirten İmamoğlu, çoğunluğu Müslüman, laik, demokratik bir cumhuriyetin moderniteye doğru ilerlediğini ifade etti. Ancak, Recep Tayyip Erdoğan'ın 22 yıllık iktidarında bu modelin çözüldüğünü, demokratik kurumların aşındığını, muhalefetin kriminalize edildiğini ve yargının silahlandırıldığını savundu. İmamoğlu, bu demokratik çürümenin ekonomik krizi derinleştirdiğini ve halkın umutsuzluğunu yaydığını söyledi.

Türkiye Halkı Değişime Hazır mı?

2019'da İstanbul Belediye Başkanı olduğundan beri bir alternatif arayışı içinde olduğunu belirten İmamoğlu, Erdoğan'ın otoriter popülizminin aksine, insan onuruna, pratik çözümlere ve kamu güvenine dayanan bir sivil model olan "insan"izm dediği şeyi tanıttıklarını ifade etti. Bu vizyonun, 2024 yılında İstanbul'un 16 milyon vatandaşına üçüncü kez Belediye Başkanı seçildiğinde teyit edildiğini belirtti. İmamoğlu, zaferlerinin Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) ulusal çapta elde ettiği kapsamlı başarının bir parçası olduğunu ve mesajın açık olduğunu: Türkiye halkı değişime hazır olduğunu söyledi.

Hükümetin kendisini kenara itme girişiminin, Merkez Bankası'nı Türk lirasını desteklemek için rezervlerini tüketmek zorunda bırakan uydurma bir kriz yarattığını iddia eden İmamoğlu, neredeyse 2023'teki çöküşün ardından 'rasyonel' ekonomi politikasına dönüş olarak faturalandırılan şeyin, siyasi hayatta kalma uğruna hızla terk edildiğini savundu.

AB İçin Demokratik Bir Türkiye Neden Vazgeçilmez?

İmamoğlu, Türkiye'nin istikrarının hiçbir zaman sadece kendi vatandaşları için önemli olmadığını, NATO ve Avrupa Birliği (AB) için de önem taşıdığını belirterek, NATO'nun ikinci büyük ordusu, Avrupa Konseyi'nin imzacısı ve AB üyeliği için uzun süredir aday olan bir ülke olarak siyasi yönelimlerinin, Avrupa'nın, transatlantik ittifakın ve daha geniş anlamda Orta Doğu ve Kafkasya bölgesinin güvenliği açısından merkezi bir öneme sahip olduğunu vurguladı. İmamoğlu, Ukrayna'daki savaşın, bu jeopolitik yay boyunca stratejik eşgüdümün ne kadar acil bir ihtiyaç olduğunu gösterdiğini, Suriye'deki gelişmelerin ve Gazze'de devam eden trajedinin istikrarsızlığın ne kadar hızlı bir şekilde sınır ötesine yayılabileceğini gösterdiğini söyledi.

Bu alanların her birinde demokratik ve laik bir Türkiye'nin sadece yardımcı olmakla kalmayacağını, aynı zamanda elzem olduğunu belirten İmamoğlu, AB'nin artan meydan okumalara karşı kendini güçlendirmeye çalışırken, demokratik bir Türkiye'nin varlığının vazgeçilmez olduğunu ifade etti. Gençlerini susturan, muhalefeti ezen ve korkuyla yöneten bir rejimin sadece bölgesel istikrarsızlığı derinleştireceğini savundu.

Küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillenirken, Türkiye'nin coğrafyası ve sanayi tabanının ülkeyi doğal bir ortak haline getirdiğini belirten İmamoğlu, bu potansiyelin ancak ülkenin güvenilir, şeffaf ve kurallara dayalı ekonomi politikalarıyla yönetilmesi halinde hayata geçirilebileceğini, aksi takdirde yatırımcı güveninin kaybolacağını ve sermayenin başka yerlere akacağını söyledi.

İmamoğlu, Türk halkının iki yüzyılı aşkın bir süredir anayasacılık, sivil temsil ve adalet için mücadele ederek otoriterliğin Türkiye'nin doğal durumu olduğu efsanesini çürüttüğünü belirterek, dünyanın dört bir yanında demokratik dayanışmanın ortak geleceği inşa etmek için artık elzem olduğunu ifade etti. İmamoğlu, küresel demokratik gerileme dalgasının Türkiye'de başlamış olabileceğini, ancak geri püskürtmenin de burada başlayacağına inandığını söyledi.

Ekrem İmamoğlu'nun Financial Times'daki makalesi, Türkiye'nin demokratik geleceği ve Avrupa Birliği ile ilişkileri açısından kritik bir dönemeçte olduğumuzu gösteriyor. İmamoğlu'nun tutukluluğu ve makalede dile getirdiği endişeler, Türkiye'deki siyasi baskının boyutlarını ve ülkenin geleceğiyle ilgili belirsizlikleri gözler önüne seriyor. Ancak, İmamoğlu'nun "uyanışı tetikledim" sözleri, Türkiye'de demokratik değerlere sahip çıkan bir kitlenin varlığını ve bu kitlenin değişim için umutlu olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki dönemde, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde nasıl bir yol izleyeceği ve Avrupa Birliği ile ilişkilerinin nasıl şekilleneceği merakla bekleniyor.