Türkiye, eşsiz coğrafyası ve zengin ekosistemleriyle bilinen bir ülke. Ancak son zamanlarda, bu doğal güzelliklere yönelik ciddi tehditler artıyor. "Kim bu cennet vatan uğruna olmaz ki feda?" sözüyle simgeleşen bu topraklar, ne yazık ki hoyratça kullanılıyor ve ekolojik dengesi bozuluyor.
Türkiye'nin Ekolojik Zenginlikleri Tehlike Altında
Türkiye, yedi iklimin ve dört mevsimin bir arada yaşandığı nadir ülkelerden biri. Bu durum, benzersiz bir biyoçeşitliliği de beraberinde getiriyor. Ancak ormanlar, stepler, su kaynakları, dağlar, sulak alanlar, denizler ve kıyı ekosistemleri, çeşitli nedenlerle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Karadeniz'den İç Anadolu'ya, Van Gölü'nden Tuz Gölü'ne kadar birçok doğal alan, bu tahribattan nasibini alıyor.
- Ormanlar: Kazdağları'nda bakır madenciliği için milyonlarca ağaç kesildi ve orman ekosistemi yok edildi.
- Su Kaynakları: Van Gölü, Tuz Gölü gibi önemli su ekosistemleri kirlilik ve kuraklık tehdidi altında.
- Endemik Bitkiler: Muş'un lalesi, Van'ın ters lalesi, Kapadokya'nın endemik soğanı, Anadolu sığlası gibi türler, yaşam alanlarının yok olmasıyla birlikte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Ekolojik Emperyalizm ve "Yerli ve Milli" Kılıfı
Bu yaşam alanlarının yok edilmesinin ardında, "yerli ve milli" kılıfına bürünmüş ekolojik emperyalistlerin sermaye hırsı yatıyor. Yabancı şirketler, doğal kaynakları sömürerek kârlarını artırırken, Türkiye'nin ekolojik dengesini bozuyorlar. İzmir'in güney aksındaki tek yüzeysel içme suyu havzasında altın çıkarılması, bu durumun en çarpıcı örneklerinden biri. On tonluk kamyondan bir nikah yüzüğü kadar altın elde edilirken, geriye kalan kanser yapıcı ağır metaller çevreye yayılıyor ve insan sağlığını tehdit ediyor.
Çözüm Ne?
Türkiye'nin eşsiz doğasını korumak için acil önlemler alınması gerekiyor. Öncelikle, ekolojik emperyalizme karşı durulmalı ve doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması sağlanmalı. Suların ticarileştirilmesine son verilmeli ve Dünya Sağlık Örgütü standartlarında içme suyu çeşmelerden akıtılmalı. Ayrıca, çevre bilincinin artırılması ve halkın doğa koruma çalışmalarına katılımı teşvik edilmeli.
Unutmayalım ki, doğa bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık. Bu nedenle, gelecek nesillere yaşanabilir bir Türkiye bırakmak için hep birlikte harekete geçmeliyiz.
