Türkiye'nin Gıda Gücü: 130 Milyon Kişiyi Besleyebilir Miyiz?
İzmir Ege Haberleri

Türkiye'nin Gıda Gücü: 130 Milyon Kişiyi Besleyebilir Miyiz?


31 May 20255 dk okuma6 görüntülenmeSon güncelleme: 10 June 2025

Tarımsal üretimde yeni yöntemlerin yaygınlaşmasıyla birlikte gıda yurttaşlığı kavramı daha da önem kazanıyor. TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Toprak, gıdanın sadece bir ihtiyaç değil, aynı zamanda politik bir arena olduğunu vurgulayarak, yurttaşların gıdaya erişiminin yanı sıra, bu gıdanın güvencesinin de sağlanması gerektiğini belirtiyor.

Gıda Egemenliği ve Yurttaşlık Bilinci

Gıda egemenliği kavramının, gıda güvenliği ve güvencesini de içerdiğini ifade eden Toprak, sağlıklı, dengeli ve yeterli gıdaya ulaşabilmenin önemine dikkat çekiyor. Gıda egemenliği, sadece ülkenin kendi kendine yetmesi değil, aynı zamanda çiftçiden üreticiye kadar herkesin bu sürecin içinde yer almasını gerektiriyor. Toprak, gıda yurttaşlığının, gıda egemenliğinin en önemli unsurlarından biri olduğunu vurguluyor.

Gıda yurttaşlığına felsefi ve sosyo-politik bir bakış açısıyla yaklaşmak gerektiğini belirten Toprak, "Gıda sadece karın doyurmak için değil, aynı zamanda anılarımızı, sorunlarımızı paylaşmak için bir araya geldiğimiz sofraların da temelidir. Bu nedenle, önümüze gelen bir tabak yemek, sadece bir besin maddesi değil, aynı zamanda bir politik mesajdır." diyor.

  • Tarladaki çiftçinin emeğinin karşılığını alıp alamadığı,
  • Fabrikadaki işçinin alın terinin değerini bulup bulmadığı,
  • Tüketicinin sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişip erişemediği,

gıda yurttaşlığı bilincinin temelini oluşturuyor.

Gıda Güvenliği ve Denetimlerin Önemi

Gıda güvenliğinin sadece bireysel çabalarla sağlanamayacağını belirten Toprak, gıda zehirlenmelerinin de politik bir boyutunun olduğunu söylüyor. Gıda denetimlerinin yetersizliğine dikkat çeken Toprak, gıda mühendisleri ve kontrol görevlilerinin sayısının artırılmasının şart olduğunu vurguluyor. İşletmelerin yılda en az 3 defa denetlenmesi gerektiğini, ancak mevcut durumda bu oranın çok daha düşük olduğunu ifade ediyor.

Son yıllarda gıda fiyatlarındaki artışa da değinen Toprak, bu durumun özellikle anne adayları ve çocukların beslenmesinde ciddi sorunlara yol açtığını belirtiyor. Dünyadaki adaletsizliğin gıda ve su dağılımında da kendini gösterdiğini, aslında dünyada ve Türkiye'de herkese yetecek kadar gıda üretildiğini, ancak sorunun adaletli bir şekilde paylaşılmaması olduğunu dile getiriyor.

Türkiye'nin Potansiyeli ve Yapılması Gerekenler

Devlet Planlama Teşkilatı'nın kapatılmasının plansız bir üretime yol açtığını savunan Toprak, Türkiye'nin aslında 130 milyon kişiyi doyurabilecek kapasiteye sahip olduğunu belirtiyor. Ancak toprakların, su havzalarının ve derelerin farklı amaçlarla kullanılması, tarım arazilerinin kaybedilmesi gibi sorunlar nedeniyle bu potansiyelin tam olarak kullanılamadığını ifade ediyor. Planlı bir üretim yapılması, tarım arazilerinin korunması ve gıda güvenliğine öncelik verilmesi gerektiğini vurguluyor.

Türkiye'nin gıda alanındaki potansiyelini tam olarak kullanabilmesi için, gıda yurttaşlığı bilincinin artırılması, gıda güvenliği denetimlerinin sıklaştırılması, tarım arazilerinin korunması ve planlı bir üretim yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde, gıda güvencesi ve egemenliği tehlikeye girebilir.