07 Mayıs 2025 Çarşamba

Türkiye'de Doğurganlık Alarmı! Neden Çocuk Sayısı Azalıyor?

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) gündeme gelen çarpıcı bir konu, ülkedeki doğurganlık oranının düşüşü oldu. AKP Düzce Milletvekili Ayşe Keşir'in açıklamaları ve TÜİK'in (Türkiye İstatistik Kurumu) verileri, Türkiye'nin demografik yapısında önemli değişikliklerin yaşandığını gözler önüne seriyor. Peki, Türkiye'de neden çocuk sayısı azalıyor? İşte detaylar:

Doğurganlık Oranındaki Kritik Düşüş

Ayşe Keşir, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, doğurganlık hızının %2.1 eşiğinin altına düşmesinin nüfusun durağanlaşması anlamına geldiğini vurguladı. Keşir, 40 yaş üzeri kadınlarla yapılan bir ankete atıfta bulunarak, "Yani imkanları olsa kadınların %60'ı sahip oldukları çocuktan daha fazla çocuk doğurmak istiyor. Bu da bizim politikalarımızın temelini oluşturuyor" dedi. Bu açıklama, hükümetin doğurganlığı artırmaya yönelik politikalarının temelini oluşturduğunu gösteriyor.

TÜİK'in 18 Nisan 2024 tarihinde yayımladığı "İstatistiklerle Çocuk, 2024" çalışması, Türkiye'deki 0-17 yaş nüfusunun toplam nüfusun %25.5'ini oluşturduğunu ortaya koydu. Bu oran, 2000 yılında %32 iken, günümüzde önemli bir düşüş yaşandığını gösteriyor. Doğurganlık hızındaki azalma, bu düşüşün temel nedeni olarak belirtiliyor. TÜİK verilerine göre, 2001 yılında 2,38 olan toplam doğurganlık hızı, 2023 yılında 1,51'e geriledi. Bu oran, nüfusun yenilenme hızı olan 2,10'un altında seyrediyor.

Gelir Dağılımındaki Adaletsizlik ve Yoksulluk

TÜİK'in çalışmasında dikkat çeken bir diğer veri ise, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yoksulluk. Günde en az bir kez et, tavuk veya balık içeren yemek yeme oranının %69.8 olduğu belirtilirken, maddi imkanı olmayanların oranı %23.1 olarak tespit edildi. Ayrıca, paralı okul gezilerine ve okul etkinliklerine katılabilme oranı %55 iken, imkanı olmayanların ve başka nedenlerle katılamayanların toplamı %45'i buluyor. Bu veriler, toplumun önemli bir kesiminin maddi sıkıntılar yaşadığını gösteriyor.

Gelir paylaşım oranlarına bakıldığında, en yüksek gelire sahip %20'lik kesimin payı 2013'te %45.9 iken, 2023'te %49.8'e yükseldi. Nüfusun %40'ı ise gelirden %17 pay alırken, 2023'te bu oran %15'in altına düştü. Bu durum, gelir dağılımının giderek bozulduğunu ve yoksulluk oranının arttığını açıkça ortaya koyuyor. Vatandaşların çocuk yapmaktan kaçınmasının temel nedenlerinden biri de bu ekonomik koşullar.

Gelecek Kaygısı ve Nüfusun Yaşlanması

Çalışanların gelecek garantilerinin olmadığını düşünmesi, öğrencilerin diplomalarını aldıktan sonra yurt dışına gitmeyi planlaması, ev alma hayallerinin suya düşmesi gibi faktörler, evlenme yaşının ilerlemesine ve çocuk yapma planlarının aksamasına neden oluyor. Eğer üretim teşvik edilmez ve gelir dağılımı çalışanlar ile emekliler yararına düzeltilmezse, doğurganlık oranının daha da düşeceği öngörülüyor. Bu durum, nüfusun yaşlanması ve çalışma yaşamında göçmen işçi sayısının artması gibi sonuçlar doğurabilir.

Siyaset savaşlarının ötesinde, gelir dağılımının çalışanlar ve emekliler yararına düzeltilmesi, sanayici ve çiftçilerin mali yönden desteklenmesi gerekiyor. Aksi takdirde, Türkiye'nin demografik yapısı ve ekonomik geleceği ciddi risk altında olabilir.

İlgili Haberler