
TBMM'de Şok Gelişme: Kürtçe İlk Kez Tutanaklara Geçti!
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) tarihi bir gelişme yaşandı. İçişleri Bakanlığı 2026 bütçe görüşmeleri sırasında Kürtçe kelimeler ilk kez resmi tutanaklara geçti. Bu durum, "terörsüz Türkiye" süreci kapsamında atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Kürtçe'nin Meclis Tutanaklarına Girişi
Daha önce Kürtçe ifadeler yerine "bilinmeyen dil" veya "x" gibi ibareler kullanılan TBMM tutanaklarında, bu kez farklı bir yaklaşım sergilendi. T24'ten Ceren Bayar'ın haberine göre, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın bütçe sunumunun ardından DEM Parti milletvekilleri Dilan Kunt Ayan ve Mehmet Rüştü Tiryaki söz aldı. Milletvekilleri konuşmalarında Kürtçe ifadeler kullandı.
Mehmet Rüştü Tiryaki'nin "Jin kart" ve "Şaredariya Xelfetî" (Halfeti Belediyesi) sözleri, tutanaklarda aynen Kürtçe olarak yer aldı. Dilan Kunt Ayan'ın kullandığı "Jin, Jiyan, Azadî" (Kadın, Hayat, Özgürlük) sloganı ise tutanaklara "... " şeklinde yansıdı.
Siyasi Anlamı ve Beklentiler
Bu gelişme, Türkiye'deki Kürt meselesi ve siyasi açılımlar açısından önemli bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Kürtçe'nin TBMM tutanaklarına girmesi, dilin ve kültürün tanınması yolunda atılan somut bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu durumun, Kürt vatandaşların devlete olan güvenini artırabileceği ve toplumsal barışa katkı sağlayabileceği düşünülüyor.
Ancak, bazı kesimler bu adımı yetersiz bulurken, daha kapsamlı ve kalıcı çözümlerin gerekliliğine vurgu yapıyor. Özellikle, Kürtçe eğitimin önündeki engellerin kaldırılması, Kürtçe yayıncılığın desteklenmesi ve Kürtçe'nin resmi dil olarak tanınması gibi talepler dile getiriliyor.
Sonuç
TBMM'de Kürtçe kelimelerin tutanaklara geçmesi, sembolik anlamının ötesinde, Türkiye'deki Kürt meselesine yaklaşımda bir değişimin işareti olabilir. Bu gelişme, diyalog ve uzlaşı zemininde daha kapsayıcı politikaların geliştirilmesine katkı sağlayabilir. Ancak, bu sürecin başarıya ulaşması için, tüm kesimlerin yapıcı bir tutum sergilemesi ve ortak bir gelecek vizyonu etrafında birleşmesi gerekiyor. Bu tarihi adımın, Türkiye'nin demokratikleşme sürecine olumlu katkılar sağlaması ve toplumsal barışın güçlenmesine vesile olması umuluyor.














