Şok! İzmirli Doçentten İnanılmaz İnanç Araştırması Sonuçları!
İzmir Ege Haberleri

Şok! İzmirli Doçentten İnanılmaz İnanç Araştırması Sonuçları!


14 April 20255 dk okuma7 görüntülenmeSon güncelleme: 17 June 2025

Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Alper ve ekibi, insanların gerçek dışı inançlara neden yöneldiğini bilimsel verilerle inceledi. TÜBİTAK tarafından desteklenen iki ayrı projede elde edilen çarpıcı bulgular, bu tür inançların zamanla veya eğitimle kolayca değişmediğini ortaya koydu. Peki, bu inanılmaz araştırmanın detayları neler?

İnançlar Neden Sabit Kalıyor?

TÜBİTAK 1001 projesi kapsamında yürütülen detaylı araştırmada, katılımcılar yaklaşık 2,5 yıl boyunca yakından takip edildi. Araştırma sonucunda, bireylerin kişilik özellikleri, dünya görüşleri ve akıl yürütme becerileri zamanla değişse bile komplo teorileri, paranormal olaylar veya sahte bilime olan inançlarının büyük ölçüde sabit kaldığı tespit edildi. Bu durum, bilim insanlarını şaşkına çevirdi.

Doç. Dr. Sinan Alper, bu tür inançların psikoloji literatüründe “gerçekliği şüpheli inançlar” başlığı altında incelendiğini belirtiyor. Ayrıca, TÜBİTAK 3501 projesiyle bilimsel akıl yürütme becerilerini geliştirmeye yönelik çevrim içi ve video formatında bir eğitim programı hazırlandı. Ancak bu eğitimin de kısa vadede katılımcıların gerçek dışı inançlara karşı daha dirençli hale gelmesinde etkili olmadığı görüldü. Bu durum, inançların ne kadar derinlere kök saldığını gözler önüne seriyor.

Doç. Dr. Alper, söz konusu inançların bireylerin kişisel eğilimlerinden çok, bilgi sağlayan kurumlara olan güven düzeyiyle yakından ilişkili olduğunu vurguluyor. Bu önemli tespit, yanlış inançlarla mücadelede yeni bir bakış açısı sunuyor.

Yanlış İnançların Temelinde Ne Var?

Araştırmanın sonuçlarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Alper, "Bu tarz inançlar, bilgi sağlayan kurumlara olan güvensizlikle yakından ilişkili. İnsanları yanlış inançlardan uzaklaştırmak için onları eğitmekten çok, kurumlara olan güvenlerini artırmamız gerekiyor" şeklinde konuştu. Bu çarpıcı ifade, inançların toplumsal ve psikolojik boyutunu net bir şekilde ortaya koyuyor.

Peki, bu inançlar neden bu kadar yaygın? İşte bazı olası nedenler:

  • Bilgi kirliliği
  • Eğitim eksikliği
  • Kurumlara güvensizlik
  • Psikolojik faktörler

Yanıltıcı inançların toplum üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için daha kapsamlı ve uzun vadeli çalışmalara ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Alper, araştırmalarının bu alandaki önemli çalışmalara ışık tutmasını umduklarını dile getirdi. Bu umut, gelecekteki araştırmalar için de bir motivasyon kaynağı oluşturuyor.

Sonuç olarak, Doç. Dr. Sinan Alper'in yürüttüğü bu önemli araştırma, gerçek dışı inançların eğitimle kolay kolay değişmediğini ve bilgi sağlayan kurumlara olan güvenle yakından ilişkili olduğunu gösteriyor. Bu bulgular, yanlış inançlarla mücadelede yeni stratejiler geliştirilmesi için önemli bir adım olabilir. Toplumun bilinçlenmesi ve kurumlara olan güvenin artırılması, yanıltıcı inançların yayılmasını engellemede kritik bir rol oynayacaktır. Bu araştırma, gelecekteki çalışmalar için de önemli bir referans noktası olacak.