Saat Kaç? Casio Saatler ve Kayıp Zamanın Peşinde
İzmir Ege Haberleri

Saat Kaç? Casio Saatler ve Kayıp Zamanın Peşinde


07 August 20255 dk okuma8 görüntülenmeSon güncelleme: 07 August 2025

Eskiden birbirimize saati sorardık. 90'larda gençler arasında saati sormak, tanışma vesilesiydi. Teknoloji bizleri sadece eve kapatarak yalnızlaştırmadı, iletişim kurma becerilerimizi de elimizden aldı. Peki, kayıp zamanın izini sürmek mümkün mü?

Casio Nostaljisi ve Saatçinin Kayboluşu

90'ların çocuklarının en sevdiği saatler Casio markaydı. Geçmişi anmak için, yıllar önce severek kullandığım Casio marka dijital saatimin aynısını internetten sipariş verdim. Üç günde elime ulaştı. Belki hatırlarsanız; üzerinde hesap makinesi olanlardan. Koluma taktım fakat kordonu çok büyüktü, ayarlanması gerekiyordu. Nisan ayı ortalarıydı. Saati alıp evime en yakın ve tüm tamirlerimi yaptırdığım saatçinin önüne ulaştım. Bir de ne göreyim? Kapı duvar. Neyse, o gün belli saatlerde uğradım. Üç gün sonra, beş gün sonra, bir hafta sonra, bir ay geçti, aylar geçti dükkân kapalı… İnsan, İhtiyar Saatçi Zacharius Usta’yı aramıyor değil.

Jules Verne'den İhtiyar Zacharius Usta

Jules Verne’nin meşhur saatçisi İhtiyar Zacharius Usta’dan bahsediyorum. Hani şu olağanüstü ince işçilikle ürettiği kusursuz saatlerle Cenevre şehrinin gururu olan… Hatta ünü İsviçre sınırlarını aşıp Fransa ve Almanya’ya kadar uzanmıştır. Bizim İhtiyar Zacharius Usta “Saat Maşası”nı icat eder. Bu icadının ardından kibir başını döndürür. Zacharius Usta kızı Gerande, çırağı Aubert ve kendi gibi ihtiyar hizmetlisi Scholastique ile birlikte yaşar. Bir gün bu üçlü Zacharius Usta’da bir gariplik sezerler. Artık çok düşünceli ve sessizdir. Yemek bile yememeye başlar. Gerçek çırağın bir cümlesiyle ortaya çıkar. “Yaptığı tüm saatler hiçbir neden yokken arızalanmıştı.” Tüm dünyanın tanıdığı, insanların saat yaptırmak için geldiği ustanın saatleri durmuştu. Çırağı ile birlikte tek tek en ince ayrıntısına kadar inceleyip araştırırlar fakat bir türlü sorunu bulamazlar.

Zamanın Anlamı ve Kayıp İletişim

Benim bir huyum var: Bir zanaatkâra güvendiysem, katiyen başka birine saatlerimi emanet edemem. İnsan berberini hoop diye değiştiremez ya, benimki o mesele. Gerisin geri saatlerimi eve getirdim. İnanmayacaksınız belki ama dükkân bugün bile kapalı. Kordonu yapılmadığı için, Nisan ayında aldığım saatimi hala takamıyorum. Geçen gün bir gence, “Saat kaç?” dedim. Ne güzel cevap verdi. “Siz hâlâ saate mi bakıyorsunuz?" dedi. Şeytanın Avukatı’nı mutlaka izlemişsinizdir. Film şu replikle biter. “Kibir en sevdiğim günahtır.” Belki de bizim Zacharius Usta kibrine yenik düşmüştür. Hep ne derdi: “Tanrı sonsuzluğu, ben de zamanı yarattım.”

Zacharius Usta’nın saatleri bir bir durdu. Bizim zamanla olan ilişkimizin durması acaba bu yüzden mi? Belki de hala zamanı / anılarımızı birbirimizi sorduğumuz günleri arıyoruzdur. Kim bilir? Eski bir Casio saatte, kapalı bir dükkânın paslı kepenginde ya da artık sorulmayan bir soruda: Saat kaç?