İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlayan öğrenci protestolarında oğlu gözaltına alınan Yusuf Çakır, yaşananları ve kamuoyuna çağrısını İz Gazete ile paylaştı. Çakır, oğlunun geleceği için endişelendiğini ve bu nedenle protestolara katıldığını vurgulayarak, "Çocuklarımız bu gidişata 'dur' demek için sokağa çıktılar. Haklı nedenlerle oradaydılar çünkü bu çocukların geleceği çalındı" dedi.
Oğlum Geleceğini Kurtarmaya Çalışıyor
Baba Çakır, oğlunun eylemlere katılma nedenini şu sözlerle açıkladı: "Biz çocuklarımızın arkasındayız, onları sonuna kadar destekliyoruz. Benim oğlumun söylediği bir şeyi söyleyeyim; annesi ona bir kere, ‘oğlum gözaltına alınacaksın, başına kötü bir şey gelecek’ dedi. Oğlum, annesine, ‘Anne benim geleceğimi çaldılar, ben geleceğimi kurtarmaya çalışıyorum’ dedi ve eyleme gitti. Çocuklarımız haklılar."
Bu sözler, gençlerin gelecek kaygısının ve protestoların ardındaki temel motivasyonun ne kadar derin olduğunu gözler önüne seriyor. Gençler, kendilerine sunulan geleceğin ellerinden alındığını düşünüyor ve bu durumu değiştirmek için seslerini yükseltiyorlar.
Ailelerin Darp Endişesi ve Dayanışma Çağrısı
Oğullarının gözaltına alındıktan sonra kötü muameleye maruz kalmasından endişe ettiklerini belirten Çakır, avukat olan yeğeninin bu durumu kontrol ettiğini söyledi. Çakır, "Oğlumun avukatı aynı zamanda benim yeğenim. Özellikle ona gerek gözaltına alındığında gerek cezaevinde üzerini iyice kontrol etmesini söylemiştik. Yeğenim, cezaevinde korkuyla söyleyemeyebilir diye üstündeki bile çıkartmış ve kontrol etmiş. Vücudunda darp izi, kıyafetlerinde bir yırtılma vesaire yokmuş. Zaten oğlum da ‘Ben direnmedim, koluma girdiler ve gittik’ diye anlatmış. Menemen’de de herhangi bir fiziki saldırı ve tepki görmemiş" şeklinde konuştu.
Çakır, çocukları tutuklanan diğer ailelerle iletişimde olduklarını ve dayanışma içinde olduklarını da ifade etti: "6 aileyle iletişimdeyim ama bunun dışında sadece Anne-Baba Dayanışma Ağı değil aynı zamanda ben Öğrenci-Veli Derneği İzmir 2 Nolu Şube yönetimindeyim. Buradan da çocuklarımızı takip ediyoruz. İzmir’de gözaltı olan günler TEM’in önüne giderek ailelerle görüşme sağladık ama korkan aileler var. Ailelerden bazıları, ‘çocuğumuz dışarı çıkana kadar bir şey yapamayız’ diyorlar. Biz bir dayanışma gösterelim dedik ama veliler arasından bir hanımefendi, ‘ben çocuğumu okuldan almayı bile düşünüyorum’ dedi. Tabi bunu söyleyen aile bile aynı zamanda, ‘bizim çocuklarımız kötü bir şey yapmadı, sonuna kadar arkalarındayız’ da dedi."
Cezaevi Koşulları ve Kısıtlamalar
Oğlunun tutukluluğunun ardından hafta sonu ve bayram tatili girdiği için ziyaret gerçekleştiremediklerini ve kendisine kıyafet bile veremediklerini söyleyen Çakır, cezaevi koşullarına dikkat çekti. Çakır, "Bu süreç içinde kantinler kapalıydı. Hijyen malzemeleri, sigara gibi ihtiyaçları giderilemedi ve kıyafetleri kabul etmediler. Cezaevi yönetmeliğine göre kıyafet kabulü sadece kapalı görüş günlerinde oluyormuş. Bunu bahane ederek hala daha kıyafetleri almıyorlar" şeklinde konuştu.
Bu durum, tutuklu öğrencilerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasında yaşanan zorlukları ve cezaevi yönetiminin katı uygulamalarını gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Yusuf Çakır'ın açıklamaları, öğrenci protestolarının ardındaki derin nedenleri ve ailelerin yaşadığı endişeleri ortaya koyuyor. Gençlerin gelecek kaygısı ve ailelerin dayanışma çabaları, bu sürecin önemli unsurları olarak öne çıkıyor. Gözaltılar ve tutuklamalar, gençlerin sesini kısmaya yönelik bir girişim olarak değerlendirilirken, ailelerin ve toplumun bu duruma karşı gösterdiği tepki, geleceğe dair umutları canlı tutuyor.