Kül Kedisi'nin kayıp pabucu ve adaletin peşindeki umut dolu gençlerin hikayesi, tıpkı bir masal gibi… Ancak bu masalın kahramanları, prensler ve prensesler değil, adaleti arayan ve özgürlük için mücadele eden gençler. Gelin, bu etkileyici hikayenin detaylarına yakından bakalım.
## Adaletin Gölgesinde Yükselen Umut
Masal, "Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde" diye başlar ama bu seferki masalda **devler**, ormanın en güçlüleri değil, adaleti gasp edenlerdir. Kül Kedisi'nin prensi ise, halkın ta kendisidir. Gençler, ellerinde anayasanın sayfaları, yüreklerinde eşitlik hayaliyle yola çıkarlar. Ancak onları bekleyen, biber gazı bulutları ve jop darbeleridir. Koşarken düşen her ayakkabı, bir dilektir aslında: "Biz gidemezsek, düşlerimiz yürüsün!"
Kül Kedisi'nin camdan ayakkabısı, prensin elinde bir umut işaretidir. Ancak bu masalda ayakkabılar, polis barikatlarına bağlanmış, içlerinde koşan gençlerin nefesi, özgürlük haykırışları kalmıştır. Onlar, adaletin peşinden giderken, karanlığın zindanlarına atılırlar. Ayakkabıları ise, tıpkı bir dilek ağacına bağlanan çaputlar gibi, geride kalanların yüreğine düşen birer sızıdır. Peki ya gerçek hayatta?
## Kayıp Ayakkabılar ve Aranan Adalet
Masallarda prens, Kül Kedisi'ni bulur. Peki ya gerçek hayatta? Gençlerin ayakkabıları, orantısız gücün çamurunda kaybolurken, adaletin prensleri nerededir? Bu masalın sonu, zindanlarda tutsak edilen hayaller mi olacaktır? O ayakkabılar, bir gün geri alınacaktır. Tıpkı Kül Kedisi'nin kaybettiği cam terliği gibi, bir gün sahibine kavuşacaktır. Çünkü her masal, bir direnişle başlar ve her direniş, bir gün zaferle sonuçlanır.
**Gençlerin ayakkabıları**, şimdi birer semboldür. Tıpkı masallardaki gibi, bir gün onlar da hikayelerini anlatacaklardır: "Bir zamanlar, adaletin peşinde koşarken ayakkabılarını kaybedenler vardı. Ama sonunda, pes etmeyip yürüyenler, kazandı."
## Ve Masalın Sonu: Umutlu Bir Başlangıç
Belki de gerçek masal şimdi başlıyor… "Dilek ağacına astığımız her dilek şimdi gerçek olacak!" "Annemin gözyaşları, bağcıklarımda saklı" diyecek her tutsak genç, "Bir gün bu bağlar çözülecek!" Ve o gün geldiğinde, tarih yazacak: "Bu ülkede bir masal yaşandı. Annelerin gözyaşları, evlatlarının ayaklarındaki bağlarında saklıydı. Ama bir sabah, o bağlar çözüldü ve tüm tutsaklar özgürlüğe koştu." Çünkü hiçbir zincir, bir annenin duasından daha güçlü değildir. Bu masalın sonunda, adaletin ve özgürlüğün zaferiyle sonuçlanacağına dair umutlar yeşeriyor.
