İzmir'in Konak ilçesine bağlı Darağacı semti, tarihi dokusu, sanayi mirası ve günümüzde sanatla iç içe geçmiş yapısıyla dikkat çekiyor. Ancak semtin adının ardında yatan sır perdesi, geçmişte burada idamların yapıldığı iddialarıyla daha da gizem kazanıyor. Peki, Darağacı'nın adı gerçekten idam sehpalarından mı geliyor? Bu tarihi semtin derinliklerine iniyoruz.
Darağacı: İdam Sehpalarından Sanata Uzanan Bir Tarih
"Darağacı" kelimesinin tarihi metinlerde "idam sehpası" anlamına geldiği biliniyor. Semtin isminin Osmanlı döneminde burada yapılan idamlarla ilişkilendirildiği düşünülüyor. İddialara göre, bölgedeki ağaçlarda infazlar yapılmış ve semt bu olaylardan dolayı "Darağacı" adını almış. Bu iddiaları destekleyen bir tanık, dedesinin bu bölgedeki ağaçlarda idam iplerini gördüğünü belirtiyor. Bu durum, semtin geçmişine dair karanlık bir tablo çiziyor.
Ancak Darağacı, sadece idamlarla anılan bir yer değil. 19. yüzyılda İzmir Rıhtımı'na yakınlığı sayesinde önemli bir sanayi merkezi haline gelmiş. Un değirmenleri, Havagazı Fabrikası, Şark Sanayi gibi birçok fabrika burada kurulmuş. Rum ve Yahudi tüccarların yatırımlarıyla bölge, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e üretimin kalbi olmuş. Fabrikalarda çalışmak üzere Ege adalarından göç eden Rumlar semte yerleşmiş ve mahalle işçi sınıfının emeğiyle yoğrulmuş.
1950'li yıllarda semtte büyüyenler, birçok Rum komşularının olduğunu ve çocukluklarında onlarla komşuluk ilişkileri kurduklarını anlatıyor. Bugün Darağacı'nda sadece iki Rum evi kalmış durumda. Bu evlerden birinde yaşayan Zeycan Hanım, evini yıllar önce Rum Elena Hanım'dan satın aldığını belirtiyor. Elena Hanım'ın diktiği hurma ağacı, hala evin önünde çekirdeksiz meyveleriyle dikkat çekiyor.
Sanat Darağacı'na Yeni Bir Soluk Getirdi
2016 yılından itibaren sanatçılar Darağacı'na yerleşmeye başladı. "Darağaç Kolektifi" adını verdikleri toplulukla birlikte semtin çehresi değişti. Sanatçılar, atölyelerini ve sergi alanlarını mahalledeki terk edilmiş evlerde kurdu. Metruk binaların duvarlarını muraller süslemeye başladı. Kolektifin çekirdek kadrosu 13 sanatçıdan oluşuyor. Mahallede tamir atölyesi olan motor, kaporta ustalarının da kimi zaman bu üretim sürecine katıldığı bir kolektif ortaya çıkmış.
Sıvası dökülen, yıkılmak üzere olan binaların arasında hala bir yaşam sürüyor. Emekliler, göçmenler, sanatçılar ve zanaatkârlar aynı sokaklarda bir arada bulunuyor. Sokaklar kimi zaman bir çekiç sesiyle, kimi zaman da murallerle, grafitilerle renkleniyor. Darağacı semti son yıllarda buradaki sanat kolektifiyle anılıyor artık. Semtin eskileri hep bir arada oldukları eski günlerin bir daha yaşanmayacağını bilse de sanatçılar ile mahalleli arasında samimi, yapıcı bir diyaloğun olduğu gözleniyor.
Darağacı'nın Geleceği Tehlikede mi?
Bugün Darağacı, etrafı gökdelen ve rezidans projeleriyle sarılmış bir mahalle. Tariş arazilerinin de bulunduğu bölgede yeni projeler yükseliyor. Umurbey, Ege ve Halkapınar mahallelerinde uygulanan projeler, 2000'lerde hazırlanan "Yeni Kent Merkezi" imar planına dayanıyor. Mahallede resmi bir dönüşüm projesi olmamasına rağmen, sakinler evlerini ve atölyelerini kaybetme kaygısı taşıyor. Mahalleye 2008'den sonra Kahramanlar semtinden "sürgün edilerek" gelen motosiklet tamircileri, benzer bir durumun tekrar yaşanmasından endişe ediyor.
25 yıllık atölyesinde otomobil motoru tamir eden ustalar da aynı endişeyi taşıyor. Son yıllarda ekonomik krize rağmen hızla ilerleyen bu projeler Darağacı ve çevresinde sınıfsal açıdan bir değişime gebe görünüyor. Bu durum, semtin tarihi dokusunun ve kültürel mirasının korunması konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Darağacı, geçmişte idam sehpalarıyla anılan bir semt olsa da, sanayi devrimiyle birlikte önemli bir üretim merkezi haline gelmiş ve günümüzde sanatla yeniden doğmuştur. Ancak, semtin etrafını saran gökdelenler ve rezidans projeleri, Darağacı'nın geleceği hakkında endişeler yaratmaktadır. Semtin tarihi ve kültürel mirasının korunması, gelecek nesillere aktarılması için gerekli önlemlerin alınması büyük önem taşımaktadır.