
İran-İsrail Savaşı: Yobazlık İnsanlığı Nasıl Yeniyor?
İran-İsrail savaşının teknik detaylarına girmeden, bu savaşın neden iki taraf için de bir kayıp olduğunu anlamak için iki önemli anıyı paylaşmak istiyorum. Bu anılar, yobazlığın insanlığı nasıl yendiğini gözler önüne seriyor.
İsrail'de Yobazlıkla Karşılaşma
1990'lı yıllarda Arena dergisi için Tel Aviv'de bulunduğum sırada, Doğu Avrupalı bir taksi şoförüyle sohbet etme fırsatı buldum. İlerici bir adamdı. Temmuz ayında tenha bir mahalleden geçerken fotoğraf çekmek için durmasını istediğimde, "Sakın ha! Dayak yersiniz!" dedi. Şaşırmıştım. Sebebini sorduğumda, kısa kollu gömleğim yüzünden en sofu Yahudilerin yaşadığı bu semtte sorun yaşayabileceğimi söyledi. Bu çağda böyle bir yobazlığın nasıl mümkün olabileceğine anlam verememiştim. Şoförün cevabı ise düşündürücüydü: "Onlarla konuşamazsınız!" İşte bu duvar kafalı zihniyetin temsilcileri şu anda iktidarda ve dünya umurlarında değil.
İran'da Ahlak Polisi ve Kayıp Özgürlükler
İran'da, İsfahan'da bulunduğum bir seyahatte, dünyanın en güzel şehirlerinden birinde dolaşırken, geleneksel siyah mantolu bir kadınla karşılaştım. İstanbul'dan olduğumu öğrenince, Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı" kitabını okuyup okumadığımı sordu. Edebiyat üzerine sohbete dalmıştık ki, onu bir kahve içmeye davet etmek istedim. Ancak çekindim. Çünkü İran'da, yobazların yönetimi altında, kadınların evli olmadıkları erkeklerle kahve içmesini engelleyen ahlak polisleri vardı. İbni-i Sina'nın, Ömer Hayyam'ın ülkesi, şimdi kadınlarının kimlerle konuştuğunu takip ediyordu. Ne büyük bir gerileme!
- İran'da ahlak polisinin varlığı
- Kadınların özgürlüklerinin kısıtlanması
- Yobazlığın ülkeyi içeriden çökertmesi
Yobazlık İnsanlığı Yeniyor
İsrail, özgürlükçü düşüncelerin merkezi olması gerekirken, şimdi tekno-canavarlığın ileri karakolu haline geldi. Her iki durumda da yobazlık, insanlığı yeniyor. Yobazlık içeriden yiyip bitirmiştir: Böyle bir devlet olamaz! Ya İsrail? Yeryüzündeki hemen tüm özgürlükçü düşüncelerinin üreticisi bir soydan gelenler için sığınak olarak kurulmuş olan ülke? Marx’ın, Freud’un Einstein’ın, Arendt’in torunları… Yaşadıkları büyük Holokost felaketinden sonra barışın, demokrasinin, dayanışmanın karargahı olacağı hayal edilen yer… Şimdi tekno-canavarlığın ileri karakolu… Her ikisinde de yobazlık yenilgiyi hak ediyor!
Bu savaşın kazananı yok. Aslında yenilen insanlıktır. Yobazlık, her iki ülkeyi de içeriden çürütmüş ve insanlığın ortak değerlerini yok etmiştir. Bu durum, tüm dünya için bir uyarı niteliği taşımaktadır. Özgürlük, hoşgörü ve akılcılık gibi değerlere sahip çıkmak, yobazlığa karşı en etkili silahtır.