
Gazetecilere Şok Dava! Saraçhane'de Neler Oldu?
İstanbul'da Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından Saraçhane'de yaşanan protestoları takip eden gazetecilere açılan dava, Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Tutuklanıp serbest bırakılan yedi gazeteci hakkında hazırlanan iddianame, basın özgürlüğü tartışmalarını alevlendirdi. İşte detaylar...
İddianamede Şok İfadeler
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede yer alan ifadeler, davanın seyrini değiştirecek nitelikte. İddianamede, "Şüphelilerin beyanlarını doğrulayacak nitelikte olay yerinde gazetecilik faaliyetini ifa ettiklerine dair kollukça herhangi bir tespit yapılmadığı" ifadesi dikkat çekiyor. Bu durum, gazetecilerin sadece protestoya katıldıkları şüphesiyle mi yargılandığı sorusunu akıllara getiriyor.
Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alınmasının ardından başlayan eylemleri takip eden yedi gazeteci, 24 Mart sabahı gözaltına alınmıştı. 25 Mart'ta ise "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" suçundan tutuklandılar. Bu tutuklamalar, hem Türkiye'de hem de uluslararası arenada büyük tepkiyle karşılanmıştı.
Yapılan itirazlar sonucunda foto-muhabirleri Kurtuluş Arı, Gökhan Kam, Bülent Kılıç, AFP Foto Muhabiri Yasin Akgül, Now TV muhabiri Ali Onur Tosun, gazeteci Zeynep Kuray ve Hayri Tunç, 27 Mart'ta tahliye edildi. Ancak bu tahliye, davanın düşmesi anlamına gelmiyor. Gazeteciler hakkında açılan dava, ifade ve basın özgürlüğü açısından önemli bir sınav niteliği taşıyor.
Gazetecilik Faaliyeti mi, Suç mu?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yedi gazeteci hakkında "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama" iddiasıyla İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açtı. İddianamede, gazetecilerin "Alınan ifadelerinde gazetecilik ve foto muhabirliği faaliyeti kapsamında olay yerinde bulunduklarını beyan ettikleri ancak yapılan dosya tetkikinde şüphelilerin beyanlarını doğrulayacak nitelikte olay yerinde gazetecilik faaliyetini ifa ettiklerine dair kollukça herhangi bir tespit yapılmadığı" belirtildi. Başsavcılık, bu nedenle gazetecilerin beyanlarına itibar etmediğini açıkladı.
İddianamenin kabul edilmesi halinde, yedi gazetecinin yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak. Bu dava, Türkiye'deki basın özgürlüğü ve gazetecilerin çalışma koşulları hakkında önemli bir tartışma başlatacak gibi görünüyor.
Basın Özgürlüğü Alarm Veriyor
Bu dava, Türkiye'de basın özgürlüğünün ne kadar güvence altında olduğu sorusunu yeniden gündeme getiriyor. Gazetecilerin haber takibi yaparken tutuklanması ve haklarında dava açılması, basın özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit olarak değerlendiriliyor. Bu durum, gazetecilerin oto-sansür uygulamasına yol açabileceği ve kamuoyunun doğru ve eksiksiz bilgi alma hakkını engelleyebileceği endişesini de beraberinde getiriyor.
Türkiye'de son yıllarda gazetecilere yönelik baskıların arttığı, birçok gazetecinin tutuklandığı veya yargılandığı biliniyor. Bu durum, uluslararası kuruluşlar tarafından da yakından takip ediliyor ve Türkiye'nin basın özgürlüğü karnesi sürekli olarak eleştiriliyor.
Saraçhane'deki protestoları takip eden gazetecilere açılan dava, Türkiye'deki basın özgürlüğü açısından kritik bir dönüm noktası olabilir. Davanın sonucu, gazetecilerin gelecekteki çalışma koşullarını ve kamuoyunun haber alma hakkını doğrudan etkileyecek.