Futbolda Hakemlik Miras mı Meslek mi? İşte Cevabı!
İzmir Ege Haberleri

Futbolda Hakemlik Miras mı Meslek mi? İşte Cevabı!


29 July 20255 dk okuma6 görüntülenmeSon güncelleme: 31 July 2025

Türkiye'de futbol maçlarını izlerken, sadece oyuncuların performansını değil, hakemlerin kararlarının arkasındaki sistemi de sorgulamak kaçınılmaz hale geldi. Artık "ofsayt mıydı, değil miydi?" sorusunun ötesine geçtik. Esas merak edilen, bu işin hakkaniyetle mi yoksa soyadıyla mı yürüdüğü.

Hakemlik: Aile Mirası mı, Gerçek Bir Meslek mi?

Ekran başında bir hakemin ismini duyduğumuzda, bazen içimizden "yine mi?" diye geçiyor. Çünkü bakıyorsunuz, baba eski hakem, amca federasyonda, dayı gözlemci... İster istemez şu soru akla geliyor: Bu gerçekten bir meslek mi, yoksa aile yadigarı bir ayrıcalık mı? Elbette, bir hakemin oğlu hakem olamaz diye bir kural yok. Baba tecrübesini aktarır, yol gösterir, destek olur. Ancak sorun şu ki, bu destekle sınırlı kalmıyor. Bazen doğrudan yer açılıyor, bazen de arkası olmayanlar yarışa 10-0 geriden başlıyor. İşte bu haksızlık, mesleği olmaktan çıkarıyor.

Şu anda Türkiye'de onlarca genç, sabahın köründe antrenman yapıyor, hafta sonlarını sınav salonlarında geçiriyor, kamplarda sessiz sedasız eğitim alıyor. Ancak sistemin kapıları onlara açılmıyor. Çünkü dayıları yok, telefon açacak akrabaları yok. Öte yandan, yıllardır aynı klasmanda kalan, performansı zayıf, testleri bile geçemeyen ancak soyadı güçlü bazı isimler, durmadan yukarı taşınıyor. Kötü maç yönetiyorlar, ancak hep affediliyorlar. Gençlerden biri aynı hatayı yapsa, bir daha sahaya çıkamaz.

Bu durum artık bir istisna değil, bir alışkanlık haline geldi. Hatta sistemin temel taşı gibi duruyor. Yönetimler değişiyor, kurullar yenileniyor ancak bu düzen kıpırdamıyor. Hakkıyla gelmeye çalışanlar yolun kenarında bekletiliyor, birilerini tanıyanlar ise hız şeridinden geçiyor. Sonuç olarak, insanlar maçlara güvenmiyor, hakeme güvenmiyor. Bu güven eksikliği, futbolun ruhunu kemiriyor.

Adil Bir Sistem Nasıl Kurulur?

Hakemlik sadece düdük çalmak değil. Karar almak, adil kalmak, baskıya direnmek demek. Bunun için bilgi, deneyim ve karakter lazım. Ancak bizde çoğu zaman bunlardan çok, soyadın konuşuyor. Eğer gerçekten adil bir sistem kurulacaksa, önce bu zincir kırılmalı. Herkesin eşit başladığı, torpilin değil yeteneğin kazandığı bir yapı kurulmalı. Yoksa biz hep aynı filmi izleyeceğiz, aynı tartışmaları yapacağız ve aynı hayal kırıklıklarını yaşayacağız.

Hakemlik, bir aile geleneği değil; liyakatle yürütülmesi gereken bir meslektir. Ve o düdüğü, gerçekten hak eden çalmalı. Bu kadar basit.