Dilovası Faciası: Sigortasız İşçi Anlattı! Gerçekler Şoke Etti
İzmir Ege Haberleri

Dilovası Faciası: Sigortasız İşçi Anlattı! Gerçekler Şoke Etti


11 November 20255 dk okuma3 görüntülenmeSon güncelleme: 11 November 2025

Kocaeli Dilovası'nda yaşanan ve 6 kişinin hayatını kaybettiği parfüm dolum tesisindeki yangın, iş güvenliği konusundaki ihmalleri bir kez daha gözler önüne serdi. Yangından yaralı kurtulan işçi Ayten Aras, Evrensel'e yaptığı açıklamalarla iş yerindeki korkunç çalışma koşullarını ve yaşadıklarını anlattı. Aras'ın ifadeleri, sigortasız çalıştırma, uzun mesai saatleri ve yetersiz ücret gibi pek çok sorunu gün yüzüne çıkardı.

"Sadece 4 Kişiye Sigorta Yapılmıştı"

49 yaşındaki 3 çocuk annesi Ayten Aras, Lider Kozmetik'te dört yıldır çalıştığını ve o gün tesadüfen hayatta kaldığını belirtiyor. Kapıya yakın bir masada çalıştığı için dışarı çıkmayı başaran Aras'ın kıyafetleri yanmış. Aras, atölyedeki çalışma koşullarını şu sözlerle anlatıyor:

“Hafta içi genellikle on kişi oluyorduk. Cumartesi gelmek istemeyenler de vardı. Normalde 10-15 kişi çalışıyorduk, toplamda 20 kişiydik. İş yoğun olunca eski çalışanları yeniden çağırıyorlardı. Sabah sekizden akşam sekize kadar çalışıyorduk; yani on iki saat. Yoğun olduğunda 5-10 kişi dışarıdan geliyordu. Bazen Suriyeli ve Afgan işçiler de çalışıyordu.”

Aras, ücretlerin yetersiz olduğunu ve iş güvenliği önlemlerinin olmadığını vurgulayarak şunları ekliyor:

“Dört yıldır çalışıyorum, günlük 800 lira alıyordum. Kimisi asgari ücret, kimisi 600-700 lira alıyordu. En fazla 1000 lira alan vardı. İlk başladığımızda bize 100 lira bile vermiyorlardı. Ne ayakkabı, ne önlük vardı. Sadece yemek parası veriyorlardı, o da 100 lira. Yemek için yerimiz yoktu, evden getirdiğimiz yemeği masada yiyorduk. Çayımızı da kendimiz alıyorduk. Ölen arkadaşlarımı iyi tanıyordum, çoğuyla yıllardır birlikteydik. En eskilerden Gülhan, Keriman, Demet ve bendim. Onların bazılarının sigortası vardı ama çoğumuzun yoktu. Sadece dört kişinin sigortası yapılmıştı.

Patlama Anı ve Sonrası

Patlamanın olduğu günü anlatan Aras, yaşadığı dehşet dolu anları şu şekilde aktarıyor:

“Cumartesi sabah 8’de işe gittim. İçeride 12 kişiydik. Şengül, Hanımi, Cansu, Nisa ve ben aynı masada paketleme yapıyorduk. Kızlar bana ürün açıp veriyordu, ben de kolonya kutularını paketliyordum. Saat 9 olmadan Tuncay bize ürün hazırlıyordu, kimyasal karıştırıyordu. Tankı doldurup transpaletle makinelerin yanına getirdi ve patlama oldu.”

Yangından kurtulan ve durumu ağır olan Tuncay Arslan’ın iş yerindeki görevinin kimyasal karışımları hazırlamak olduğunu söyleyen Aras, yaşananları şöyle aktarıyor:

“Tuncay normalde karışımları hazırlıyordu, ölçüleri o ayarlıyordu, biz dolum yapıyorduk. Her şeyden Tuncay ve patron Kurtuluş sorumluydu. Bir anda ‘pat’ diye bir ses geldi, sanki bomba patladı. Tuncay bağırdı: ‘Yanıyorum!’ Ateş hepimizi sardı. Yangın tankın olduğu bölümden başladı, Tuncay tamamen yandı. Makinenin elektrik kabloları patlamıştı, tank fırlayıp bize çarptı. Ne olduğunu anlamadım, sadece alevleri gördüm. Bazıları kapıya yakın oldukları için kaçabildi, onlara bir şey olmadı. Ama biz masanın başındaydık. Benim elbiselerim tamamen yandı, arkadaşlar üzerimdekileri söndürmeye çalıştı.”

Dilovası'ndaki bu acı olay, Türkiye'deki iş güvenliği sorunlarını bir kez daha gündeme taşıdı. Sigortasız çalıştırma, uzun mesai saatleri, yetersiz ücret ve denetimsizlik gibi faktörler, iş kazalarının ve ölümlerin başlıca nedenleri arasında yer alıyor. Yetkililerin bu konuda daha sıkı denetimler yapması ve işverenlerin iş güvenliği önlemlerini alması, benzer faciaların yaşanmaması için hayati önem taşıyor. Bu tür olayların tekrarlanmaması için işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki yasal düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması ve denetlenmesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, her işçi güvenli bir ortamda çalışma hakkına sahiptir.