DIGEL Tekstil İşçi Direnişi: 158 Günlük Hak Mücadelesi!
İzmir Ege Haberleri

DIGEL Tekstil İşçi Direnişi: 158 Günlük Hak Mücadelesi!


23 June 20255 dk okuma1 görüntülenmeSon güncelleme: 23 June 2025

İzmir'de bulunan Alman menşeli DIGEL Tekstil fabrikasında, sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarılan işçilerin direnişi 158. gününe girdi. Yüzde 30 zam talepleri reddedilen ve sendikal örgütlenmeye giden 18 işçi, işveren tarafından işten çıkarılmış ve psikolojik baskıya maruz kaldıklarını iddia etmişlerdi. Peki, bu süreçte neler yaşandı ve işçilerin talepleri neler?

DIGEL Tekstil'de Neler Oluyor?

Yaklaşık 5 ay önce başlayan süreçte, DIGEL Tekstil işçileri, fabrikanın sunduğu yüzde 30'luk zam teklifini yetersiz bularak iş bırakma eylemi yapmıştı. Bu eylemin ardından fabrika yönetimi, 18 sendikalı işçinin işine son verdi. İşten çıkarılan işçiler ve fabrikadaki diğer çalışanlar, Teksif Sendikası'na üye olarak çoğunluğu sağladı. Ancak 158 gündür süren direnişe rağmen henüz bir sonuç alınamadı.

Direnişin sembol isimlerinden 46 yaşındaki Yüksel Çağıran, üç yıldır fabrikada çalıştığını ve işçilerin yaşadığı mağduriyeti İz Gazete'ye anlattı. Çağıran, 158 gündür işlerine dönmek için mücadele ettiklerini belirterek, "Benim 700 bin lira borcum olduğu gibi diğer emekçi arkadaşlarımızın da borcu var. 158 gündür direniyoruz ve hiçbir sonuç alamıyoruz" dedi.

Çağıran, Alman menşeli DIGEL Tekstil'in sahiplerinin kendi ülkelerinde sendikal haklara saygı gösterdiğini, ancak Türkiye'de sendikasız faaliyet gösterebildikleri için burayı tercih ettiklerini iddia etti. "Fabrikanın buraya gelmesinin sebebi sendika olmamasıdır. Oysaki burası Patagonya Cumhuriyeti değil, orada sendikalı, burada sendikasız çalıştırıyorlar. Türk-İş Genel Başkanı bir açıklamasında bunu onlara söyledi. Onlar ise, ‘Kapatır Mısır’a gideriz’ dediler. Bizi açıkça sömürmeye geldiklerini itiraf ettiler" şeklinde konuştu.

Sendika Süreci ve İşten Çıkarmalar

Yüksel Çağıran, yaşanan süreçte Teksif Sendikası'na üye olduklarını ve yetki hakkını kazandıklarını belirtti. Sendika yetkililerinin fabrikaya gelerek herkesin işinin başına dönmesi çağrısında bulunduğunu, ancak yemek saatinde yapılan bir noter tespitiyle bazı bölümlerin boş olduğunun kanıtlandığını söyledi. 17 Ocak Cuma akşamı, kendisi dahil 18 kişinin tazminatsız olarak işten çıkarıldığını ve diğer işçilerin bu durumu alkışlarla protesto ettiğini ifade etti.

  • 17 Ocak'ta 4 işçi
  • 6 Şubat'ta 3 işçi
  • 13 Haziran'da ise 8 işçi işten çıkarıldı.

Çağıran, "Yetki belgesine itiraz ettiler, İzmir’de itiraz edilmesi gereken davayı sürecin uzaması için Ankara’dan açtılar. Ankara’dan da üst mahkemeye giden bu belgenin ardından ‘Yanlış yerden dava açtınız, bu davayı İzmir’den açın’ dediler. O mahkemenin itirazı da henüz İzmir’e gelmedi. Sesimizi her yerde duyurmaya çalışıyoruz ama süreç uzuyor. Ekonomik durumumuz kötüleşiyor. Herkesin borcu var ve 158 gündür buradayız. Hâlâ bir sonuç alamadık" dedi.

Psikolojik Şiddet İddiaları

Fabrikanın yüzde 80'inin kadın işçilerden oluştuğunu belirten Çağıran, işten atılanların yanı sıra yaşadıkları psikolojik şiddetin de çok fazla olduğunu dile getirdi. Müdürlerin kadın işçilere bağırıp aşağıladığını, 450 kişilik fabrikada sadece iki su sebilinin bulunduğunu ve bunlardan birinin arızalı olduğunu, çalışanların yazın sıcak su içmek zorunda kaldığını anlattı. Ayrıca, kadınların özel günlerinde ikinci defa tuvalete gitmek zorunda kaldıkları için uyarı aldıklarını, hamile işçilere herhangi bir ayrıcalık tanınmadığını ve hatta hastane raporlarının bile kabul edilmediğini iddia etti.

“Yeni doğumdan dönerek iş başı yapmış kadın arkadaşlarımıza krem hakkı tanınmıyor. Biz, insanca çalışacak bir ortam istiyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

DIGEL Tekstil'de yaşanan bu olaylar, Türkiye'deki sendikal hakların ve işçi güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. İşçilerin haklı talepleri ve yaşadıkları zorluklar karşısında yetkililerin ve kamuoyunun duyarlılığı büyük önem taşıyor. Direnişin 158. gününde, işçilerin sesini duyurmak ve adil bir çözüm bulmak için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor.