
Çiğli Belediyesi İşçi Krizi! Kadınlar CHP Önünde İsyan Başlattı
İzmir'in Çiğli ilçesinde, geçtiğimiz yıl belediyeden işten çıkarıldıklarını iddia eden kadın işçiler, seslerini duyurmak için eylemlerine devam ediyor. Ellerinde pankartlarla sokaklara çıkan işçiler, bu kez CHP İzmir İl Başkanlığı önünde toplandı. 10 Haziran 2024 tarihinde işten çıkarılan ve o tarihten bu yana çeşitli protesto gösterileri düzenleyen işçiler, adalet taleplerini yüksek sesle dile getirdi.
Çiğli'den Ankara'ya Adalet Yürüyüşü
Çiğli Belediyesi önünde başlattıkları eylemi CHP İl Başkanlığı önüne taşıyan işçiler, dikkat çekici pankartlarla seslerini duyurmaya çalıştı. İşçilerin taşıdığı pankartlarda şu ifadeler yer aldı:
- "Yürüyen ayaklar susturulan işçilerin sesidir"
- "CHP’ye adalet, işçiye istisna mı?"
- "Adalet herkes için adalet"
- "İşimizi geri alacağız"
Kadın işçiler adına açıklama yapan Hale Ören Özdinçer, işten çıkarmaların adil olmadığını savunarak, önemli açıklamalarda bulundu. Özdinçer, "Kadın emekçiler olarak 1 Mayıs işçinin birlik ve mücadele gününde Çiğli Belediyesi önünden Ankara CHP Genel Merkezi önüne yürüyeceğiz. Bu yürüyüş siyasi bir çekişme değildir. Bu yürüyüş, işçi sınıfının yanında yer almayan siyasete karşı yapılmış bir yürüyüştür" dedi.
İşçilerden Dayanışma Çağrısı
Özdinçer, konuşmasının devamında tüm işçi örgütlerine destek çağrısında bulundu. "Buradan tüm işçi arkadaşlarımıza sesleniyoruz. Sesimize ses olun, bize kulak verin. Yanımızda olun, çünkü biz kazanırsak bütün işçiler kazanır" ifadelerini kullandı. İşçiler, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nda Ankara'daki CHP Genel Merkezi önüne yürüyüş gerçekleştireceklerini yineledi.
Eylemin Sonucu Ne Olacak?
Çiğli Belediyesi'nde yaşanan işçi krizi, kadın işçilerin kararlı duruşuyla giderek büyüyor. İşçilerin 1 Mayıs'ta Ankara'ya yapacakları yürüyüş, bu soruna dikkat çekmek ve çözüm bulmak adına önemli bir adım olacak. CHP yönetiminin bu çağrıya nasıl yanıt vereceği ve işçilerin taleplerinin karşılanıp karşılanmayacağı merakla bekleniyor. Bu eylem, sadece Çiğli'deki işçiler için değil, tüm Türkiye'deki işçi hakları mücadelesi için bir dönüm noktası olabilir.