CHP Standına Saldırı! Siyasetteki Nefret Dili mi Tetikledi?
İzmir Ege Haberleri

CHP Standına Saldırı! Siyasetteki Nefret Dili mi Tetikledi?


10 May 20255 dk okuma10 görüntülenmeSon güncelleme: 12 July 2025

Samsun'un Bafra ilçesinde, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu için kurulan imza standına yapılan saldırı büyük yankı uyandırdı. CHP Kadın Kolları Başkanı Hülya Bayraktar ve partili Leyla Demir, taşlı ve fiziki saldırıya maruz kaldı. Bu üzücü olay, siyasetteki gerginliğin ve nefret dilinin bir sonucu olarak değerlendiriliyor.

Saldırıya Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor

CHP Samsun İl Başkanı Mehmet Özdağ, saldırıyı şiddetle kınayarak, "Bu saldırı sadece partilerimize değil, aynı zamanda demokrasiye, ifade özgürlüğüne ve halkın iradesine yapılmış bir saldırıdır" dedi. Özdağ, özellikle ülkeyi yönetenlerin siyasi muhaliflerine karşı kullandığı dilin bu tür olaylara zemin hazırladığını vurguladı. "Telef" sözcüğünün sokaktaki yansıması olarak nitelendirdiği saldırının, şiddeti teşvik eden bir zihniyetin ürünü olduğunu belirtti.

Saldırıya uğrayan CHP Samsun Bafra Kadın Kolları Başkanı Hülya Bayraktar ise yaşadığı üzüntüyü dile getirerek, "Hak, hukuk, adalet için verdiğimiz mücadelede böyle bir şey yaşamanın üzüntüsünü duyuyorum. Mücadelemize devam edeceğiz. Yılmayacağız, korkmayacağız. Gittiğimde direkt saldırıya uğradım. Saçlarımdan sürüklendim. Tekme yedim" şeklinde konuştu. Bayraktar, yaşadığı travmaya rağmen mücadele azmini koruyacağını vurguladı.

Siyasetteki Gergin Dil Endişe Yaratıyor

CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, saldırının siyasetteki gergin dilin bir sonucu olduğunu belirterek, "Bu saldırı bu zamana kadar olan saldırıların ve bundan sonra muhtemel olası saldırıların devam edeceği bir his uyandırmakta tüm toplumumuza" dedi. Çan, özellikle Cumhurbaşkanı'nın kullandığı "telef" ifadesinin bu tür saldırıları tetiklediğini savundu. Siyasette kullanılan dilin, toplumda şiddeti körüklediği ve demokratik hakların kullanımını engellediği eleştirisinde bulundu.

Olayla ilgili soruşturma başlatılırken, CHP yetkilileri olayın takipçisi olacaklarını ve sorumluların cezalandırılması için ellerinden geleni yapacaklarını açıkladılar. Saldırı, toplumda büyük bir infiale yol açarken, siyasette daha yapıcı ve birleştirici bir dilin kullanılması çağrıları yükseldi.

Bu üzücü olay, Türkiye'de siyasi kutuplaşmanın ve nefret dilinin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi. Siyasi aktörlerin daha sorumlu davranması, toplumun farklı kesimlerini kucaklayan bir dil kullanması ve şiddeti teşvik eden söylemlerden kaçınması büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, bu tür saldırıların artması ve demokrasinin zarar görmesi kaçınılmaz olacaktır.