İzmir'deki protestolarda tutuklanan üniversite öğrencisi Mert Gökdeniz Ün, Menemen Cezaevi'nde yaşadıklarını anlattı. 14 kişilik koğuşlarda 34 kişi kaldıklarını, sıcak suya erişimlerinin kısıtlı olduğunu ve kötü muamele ile karşılaştıklarını iddia etti. Ün, İzmir Barosu'nun getirdiği şikâyet formunu doldurduktan sonra bir gardiyanın kendisine, "Bizi mi yakacaksın?" dediğini öne sürdü. Bu iddialar, Türkiye'deki cezaevi koşulları ve tutuklulara yönelik muamele konusunu yeniden gündeme getirdi.
Cezaevinde Yaşanan Zorluklar
Mert Gökdeniz Ün, cezaevinde yaşadığı zorlukları şöyle sıraladı:
- Aşırı Kalabalık: 14 kişilik koğuşlarda 34 kişi kalmak zorunda kaldıklarını, bu durumun hijyen ve uyku sorunlarına yol açtığını belirtti.
- Sıcak Su Sorunu: Sıcak suya erişimlerinin kısıtlı olduğunu, bazen haftalarca sıcak su bulamadıklarını ve soğuk suyla duş almak zorunda kaldıklarını ifade etti.
- Kötü Muamele İddiası: Gardiyanların kendilerine kötü davrandığını, şikayet formunu doldurduktan sonra tehdit edildiklerini öne sürdü.
Ün, cezaevine girişte kötü muamele olmadığını ancak daha sonra yaşanan bir olayda kolundan sürüklenerek bahçeye götürüldüğünü anlattı. Bu olayın ardından slogan attıklarını ve diğer koğuşlardaki arkadaşlarının da kendilerine destek verdiğini söyledi. Ayrıca, hastaneye götürüldüklerinde darp izlerinin geçmiş olduğunu ve bu durumun kendilerini temize çıkarma amacı taşıdığını iddia etti.
Cezaevinde hijyen koşullarının yetersiz olduğunu vurgulayan Ün, 30-35 kişinin kaldığı yerde sadece 1 banyo, 2 tuvalet ve 2 lavabo bulunduğunu belirtti. Sıcak suyun günde en fazla iki kez geldiğini ve o da yarım saat sürdüğünü, bazen ise hiç gelmediğini veya çamurlu aktığını söyledi. Bu durumun temizliklerini yapmalarını zorlaştırdığını ve sağlıksız koşullarda yaşamalarına neden olduğunu ifade etti.
Sağlık Hizmetlerine Erişim
Mert Gökdeniz Ün, cezaevi doktorunun kendisine "İyi misin, hastalığın var mı, sürekli içmen gereken ilaç var mı?" sorularını sorduğunu ancak "darp var mı?" diye sormadığını belirtti. Muayenesinin toplamda 45 saniye sürdüğünü ve bu durumun yetersiz olduğunu düşündüğünü ifade etti. Ayrıca, savcıya verdiği ifadenin çarpıtıldığını ve kendisine darp uygulanmamasına rağmen şikayetçi olduğunu söylediği halde, kayıtlara "Darp ve şikayetim yoktur" şeklinde geçtiğini iddia etti.
İzmir Barosu'nun kendilerine destek olduğunu ve darp iddialarını onlarla paylaştıklarını belirten Ün, baro avukatlarının cezaevinde maruz kaldıkları şiddeti ve şikayetlerini içeren bir form getirdiğini ve bu formu doldurduklarını söyledi. Ancak, gardiyanların sürekli olarak ne yazdıklarına baktığını ve şikayet dilekçelerini doldurup çıkınca bir gardiyanın kendisine "Siz bizi mi yakacaksınız? Ne yazdın, ne geçti şimdi eline?" şeklinde bir söylemde bulunduğunu öne sürdü.
"Yılgınlık Yok, Öfke Var"
Mert Gökdeniz Ün, içerideki arkadaşlarına şu mesajı gönderdi: "Çok dirayetliyiz. İçeride birbirimizi çok özledik. Tahliyelerin geldiğini hala duyuyoruz. Yakın zamanda özgürleşmeyi, meydanlarda buluşmayı bekliyoruz. Asıl mücadele şu an başlıyor çünkü bizi yıldıramadıklarını gördüler, korkutamadıklarını gördüler. Ben hiçbir arkadaşımın yüzünde pişmanlık, üzüntü ve korku görmedim. Dışarıda, mücadele onların bıraktığı yerden devam ediyor. Biz içerideyken çok değişmiş, gerçi biz de içeride kantinimiz henüz gelmediği için boykota destek verdik. İçerideki arkadaşlarımıza selam olsun. Son arkadaşımız tahliye olana kadar mücadelemiz devam edecek, yılgınlık, pişmanlık yok, yalnızca öfkemiz var."
Mert Gökdeniz Ün'ün anlattıkları, cezaevlerindeki koşulların iyileştirilmesi ve tutuklulara yönelik muamelenin insan haklarına uygun hale getirilmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu iddiaların araştırılması ve sorumluların cezalandırılması, adaletin sağlanması ve benzer olayların yaşanmasının önlenmesi açısından büyük önem taşıyor.