İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, 5. İzmir Kitap Fuarı'nda yaptığı konuşmada, barışa dair kullanılan dilin ve yaklaşımın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Birdal, "Barış dilini bir kez daha düzeltmek gerekiyor" diyerek, mevcut sürecin belirsizliğine dikkat çekti.
Sürecin Adı Bile Yok!
Birdal, sürecin adının, dilinin ve ajandasının olmamasının büyük bir eksiklik olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: "Diyelim ki devlet ya da iktidar bir el uzattı. Peki bu elin adı ne? Arkadaşlar, bu sürecin ismi bile yok. Barış süreci mi, diyalog ve müzakere süreci mi, demokratik toplum süreci mi, yoksa Kürt sorununun çözüm süreci mi? Adı belli değil. Dili yok, programı yok, ajandası yok. Artık bu belirsizliğe karşı sesimizi yükseltmeli, ipe un serme ve ayak sürme politikalarına karşı daha net bir duruş sergilemeliyiz." Birdal, sürecin kesintiye uğramamasını temenni etti.
Samimiyetsiz Yaklaşımlar
Demokrasi, Dostluk ve Dayanışma Derneği’nin düzenlediği "İzmir Barışı Konuşuyor" etkinliğinde konuşan Birdal, Türkiye'deki savunma harcamalarına da değinerek, "Türkiye, komşularıyla ve kendi halklarıyla barışık bir duruma geçebilse, bu kadar savunma ve silahlanma ihtiyacı da ortadan kalkar" dedi. Mevcut politikaların halkı açlığa ve yoksulluğa mahkum ettiğini savunan Birdal, bu durumun geçici önlemlerle kapatılmaya çalışılmasının samimiyetsiz bir yaklaşım olduğunu ifade etti.
Adalet Arayışı Sürüyor
Birdal, Cumartesi Anneleri'nin adalet arayışına da değinerek, "Bugün hâlâ her Cumartesi, Galatasaray Lisesi önünde, Batman’da, Diyarbakır’da, Hakkâri’de yakınlarını kaybetmiş anneler, babalar adalet ve hakikat arıyor. Ama 1047 haftadır süren bu adalet arayışı polis ablukası altında" dedi. Bu durumun bir niyet göstergesi olmadığını savunan Birdal, demokrasiye ve barışa açılacak bir kapının aralanmadığını belirtti.
Tecrit ve Barış Çağrısı
Birdal, Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum" çağrısına da değinerek, çağrının canlı olarak izlenmesinin engellenmesini eleştirdi. Çağrının özünde, silahların susması ve yerini insanların konuşmasına bırakması olduğunu vurguladı. Birdal, Alman düşünürün "Tarih bir diyalogdur" sözünü hatırlatarak, barışa giden yolun ancak eşitlik ve özgürlükle mümkün olacağını söyledi.
Akın Birdal'ın barış çağrısı, Türkiye'nin içinde bulunduğu hassas süreçte yeni bir umut ışığı olabilir. Ancak bu umudun gerçeğe dönüşmesi için, sürecin tüm paydaşlarının samimi ve kararlı adımlar atması gerekmektedir. Barış dilinin yeniden inşası, sadece siyasi bir gereklilik değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.