ABD ve Çin arasındaki rekabetin gölgesinde, Orta Doğu'da sular ısınıyor. Trump'ın İsrail'e yönelik eleştirileri ve Gazze'deki durum, bölgedeki dengeleri derinden etkiliyor. Sosyolog İsmail Öz, bu karmaşık denklemde Türkiye'nin rolünü ve İsrail'in korkularını İstiklal Gazetesi'ne değerlendirdi.
ABD-Çin Rekabeti ve Orta Doğu'daki Yansımaları
İsmail Öz, bölgedeki siyasi sorunların temelinde ABD-Çin mücadelesinin yattığını vurguluyor. ABD'nin, Çin'in Orta Doğu, Asya ve Afrika'daki etkisini sınırlamak için çeşitli hamleler yaptığını belirten Öz, "Bu bölgedeki birçok gelişme de bu büyük mücadelenin bir parçası" diyor. Biden döneminde bu mücadelenin daha örtülü yürütüldüğünü ancak Trump'la birlikte perdenin kalktığını ifade ediyor.
Öz, Trump'ın agresif politikalarının ABD'nin gerçek niyetini daha net gösterdiğini savunuyor. ABD'nin 36 trilyon doları aşan borcuyla "Yeniden Büyük Amerika" hayali kurmasının çelişkili olduğunu belirten Öz, bu durumun ABD'nin eski gücünü kaybettiğinin bir itirafı olduğunu söylüyor.
Küresel Müdahalelerin Sürdürülemezliği ve Vekalet Savaşları
ABD'nin zayıflayan ekonomisi ve Çin karşısında gerileyen konumu nedeniyle küresel müdahalelerinin sürdürülebilir olmaktan çıktığını belirten Öz, Trump'la birlikte ABD'nin daha çok kendi içine dönen bir pozisyon aldığını ifade ediyor. Öz, ekonomik maliyetler nedeniyle doğrudan savaşa girmek yerine vekalet savaşlarının tercih edildiğini, mezhepsel ve etnik ayrılıkların körüklendiğini söylüyor.
Öz, Amerika'nın artık sadece kendi ordusu üzerinden çıkarlarını yürütmekte bile ciddi sıkıntılar yaşadığını ve vekil güçlerini besleyemeyecek bir noktaya geldiğini vurguluyor. PYD'ye verdiği desteği kesmesinin bunun bir göstergesi olduğunu belirtiyor.
Eğer bu gidişat devam ederse, 2030'lu yıllarda Amerika'nın büyük ekonomik krizler yaşayabileceği, Çin'in ise süper güç olarak öne geçeceği bir dünyadan söz edildiğine dikkat çeken Öz, böyle bir tabloda, Amerika'nın süper güç konumundan gerileyebileceği senaryolarının tartışıldığını belirtiyor.
Türkiye'nin Stratejik Rolü ve İsrail'in Korkuları
Türkiye'nin Suriye'deki varlığının ve askeri üsler kurma çabalarının İsrail'i çok rahatsız ettiğini söyleyen Öz, "İsrail bu korkusunu gizlemiyor, açıkça ifade ediyor" diyor. İsrail'in, Suriye'de Türkiye'nin farklı bir pozisyon alacağını öngöremediğini belirten Öz, Türkiye'nin gücünü hafife aldıklarını ifade ediyor.
Öz, İsrail'in Amerika olmadan bu durumu başaramayacağını bildiğini ve Trump'tan istedikleri cevabı alamadıklarını belirterek, "Trump’tan fırça yemiş gibi görünüyorlar" diyor. İsrail'in zulümlerini durdurmaması halinde bu korkunun yerinde olacağını vurguluyor.
Öz, İsrail'in tüm hareketlerinin motivasyonunun teopolitik olduğunu, kendi inançlarına dayalı bir katliam yürüttüklerini savunuyor. Bu nedenle, onlara karşı güçlü kalınması gerektiğini ve merhametlerine güvenilmemesi gerektiğini belirtiyor.
- ABD-Çin rekabeti Orta Doğu'yu şekillendiriyor.
- Trump'ın politikaları ABD'nin niyetini açığa çıkarıyor.
- Türkiye, bölgesel güç olma yolunda ilerliyor.
- İsrail, Türkiye'nin gücünden endişe duyuyor.
- Çok kutuplu bir dünya düzeni kaçınılmaz hale geliyor.
Sonuç olarak, Orta Doğu'da kartlar yeniden dağıtılıyor. ABD'nin gerileyen gücü, Çin'in yükselişi ve Türkiye'nin bölgesel rolü, bölgedeki dengeleri derinden etkiliyor. İsrail'in korkuları ve Trump'ın politikaları, bu karmaşık denklemde önemli bir yer tutuyor. Önümüzdeki dönemde, bu gelişmelerin nasıl bir yöne evrileceği merakla bekleniyor.