
TAÜ'de Onur Yürüyüşüne Şok Yasak! Öğrenciler Direniyor
Türk Alman Üniversitesi (TAÜ) öğrencileri, kampüs içerisinde düzenlemek istedikleri Onur Yürüyüşü'nde şok bir engelle karşılaştı. İstanbul Valiliği'nin "genel yasak" kararı gerekçe gösterilerek, çevik kuvvet ekipleri kampüse girdi ve yürüyüşü engelledi. Öğrenciler, polis müdahalesi olasılığına karşı yürüyüşü iptal etmek zorunda kaldı. Ancak, bu durum öğrencilerin kararlılığını kırmadı.
Öğrencilerden Sert Tepki
Yürüyüşün engellenmesine rağmen öğrenciler, geri adım atmayacaklarını ve haklarını savunmaya devam edeceklerini vurguladı. Bir öğrenci, "Bu geri adım attığımız, korktuğumuz anlamına asla gelmiyor. Bizim her yürüyüşümüz onun yürüyüşü. Polislerin oluşturmaya çalıştığı korku iklimi kampüslerimizi abluk altına alsa bile bizler son ses haklarımızı haykırmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Üniversiteye polis girmesi, öğrenciler arasında büyük tepkiye yol açtı.
Valilik Yasağı Tartışması
İstanbul Valiliği'nin "genel yasak" kararı, son dönemde birçok farklı etkinliğin engellenmesine neden oluyor. Bu durum, ifade özgürlüğü ve toplanma hakkı gibi temel hakların ihlali olarak değerlendiriliyor. Öğrenciler ve sivil toplum kuruluşları, valiliğin bu tür yasaklarının keyfi ve hukuksuz olduğunu savunuyor. TAÜ'deki Onur Yürüyüşü'nün engellenmesi de bu tartışmaları alevlendirdi.
Onur Yürüyüşü Nedir?
Onur Yürüyüşü, LGBTİQ+ bireylerin ve destekçilerinin haklarını savunmak, görünürlüklerini artırmak ve ayrımcılığa karşı seslerini yükseltmek amacıyla düzenledikleri bir etkinliktir. İlk Onur Yürüyüşü, 1970 yılında New York'ta Stonewall ayaklanmalarının yıl dönümünde gerçekleştirilmiştir. O günden bu yana, dünyanın birçok şehrinde Onur Yürüyüşleri düzenlenmektedir. Türkiye'de de ilk Onur Yürüyüşü 1993 yılında yapılmış, ancak son yıllarda valilik yasakları nedeniyle engellenmektedir.
TAÜ'deki olay, Türkiye'de LGBTİQ+ hakları mücadelesinin ve ifade özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Öğrencilerin kararlılığı ve direnişi, bu mücadelenin devam edeceğini gösteriyor. Üniversite yönetiminin ve yetkililerin bu konuda nasıl bir tutum sergileyeceği ise merak konusu.