Üniversiteler Rant Kapısı mı Oldu? Eğitim İş'ten Kritik Uyarı!
İzmir Ege Haberleri

Üniversiteler Rant Kapısı mı Oldu? Eğitim İş'ten Kritik Uyarı!


26 May 20255 dk okuma9 görüntülenmeSon güncelleme: 09 July 2025

Eğitim İş Sendikası İzmir Şubesi, yaptığı basın açıklamasıyla Türkiye'deki üniversitelerin durumuna dikkat çekti. Şube Başkanı Elbey Kale, üniversitelerin bilim üretmek yerine rant sağlayan kurumlara dönüştüğünü belirterek, "Üniversiteler alarm veriyor!" dedi. Sendika, 12 Eylül darbesinin mirası olan YÖK'ün kaldırılması ve üniversitelerin siyasi otoritelerden bağımsız, demokratik bir yapıya kavuşturulması gerektiğini vurguladı.

Üniversiteler Neden Alarm Veriyor?

Eğitim İş'in açıklamasına göre, üniversiteler tarihlerinin en zor dönemini yaşıyor. Akademik özgürlük, bilimsel liyakat ve düşünce özgürlüğü gibi temel değerlerin gasp edildiği belirtiliyor. Sendika, bu karanlığa teslim olmayacaklarını ve üniversitelerin rant kapısı haline getirilmesine karşı mücadele edeceklerini vurguladı. Açıklamada şu çarpıcı tespitlere yer verildi:

  • Akademik liyakat yerine yandaşlık ön plana çıkıyor.
  • Özgür düşünce yerine itaat dayatılıyor.
  • Üniversiteler apartman dairelerine sıkıştırılmış durumda.
  • Akademik kadrolar bilimsel başarıya değil, siyasi yakınlığa göre belirleniyor.
  • Gençler nitelikli eğitim hakkından mahrum bırakılıyor.
  • Akademisyenler özgür bilim üretme ortamından uzaklaştırılıyor.

2024-2025 verilerine göre Türkiye'de 208 üniversitede 185 bini aşkın akademik personel ve 6.8 milyon öğrenci bulunuyor. Ancak bu devasa sistemin eğitim ve bilim üretme işlevini yitirdiği ifade ediliyor. Bilimsel yayın yapmamış kişilerin rektör olarak atandığı, ilerici akademisyenlerin ise baskı ve sürgünlerle susturulmaya çalışıldığı belirtiliyor.

YÖK: Bilimin Önündeki Engel mi?

Eğitim İş, 12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK'ün, bugüne kadar sayısız akademisyeni susturduğunu ve üniversitelerin ruhunu boğduğunu savunuyor. Avrupa Üniversiteler Birliği'nin 2024 raporuna göre, Türkiye akademik özerklik açısından 35 ülke arasında son sırada yer alıyor. Bu durum, üniversitelerin tek adam rejiminin tahakkümü altına girdiğinin açık bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Anayasa Mahkemesi'nin rektör atamalarını iptal etmesine rağmen bu kararın tanınmaması ve yeni rektör atamalarının yapılması, üniversite özerkliğine açık bir saldırı olarak nitelendiriliyor.

Sendika, iktidarın AYM kararlarını tanımadığını ve Meclis'e yeni bir yasa teklifi sunarak Cumhurbaşkanına YÖK üyesi ve üniversite rektörü atama yetkisi vermek istediğini belirtiyor. Akademik kadroların bilimsel liyakate göre değil, siyasi sadakate göre şekillendiği ve üniversitelere yeterli akademisyen kadrosu verilmediği de vurgulanıyor. Araştırma görevlisi sayısının 2022'de 52 binken, 2025'te 39 bine düşmesi bu durumun somut bir göstergesi olarak sunuluyor.

Çözüm Ne? Üniversiteler Nasıl Kurtarılır?

Eğitim İş Sendikası, Türkiye'nin bilimsel geleceği ve aydınlık yarınları için üniversitelerin özerk, demokratik ve özgür bir yapıya kavuşmasının elzem olduğunu vurguluyor. YÖK'ün kaldırılması, üniversitelerin siyasi otoritelerden bağımsız hale getirilmesi ve yönetim mekanizmalarının demokratikleştirilmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca, üniversitelere yeterli bütçe ayrılması, bilimsel özgürlüklerin kullanılması ve akademik personelin çalışma koşullarının iyileştirilmesi de çözüm önerileri arasında yer alıyor.

Üniversitelerin özgürlük ve özerklik mücadelesine desteklerini kararlılıkla sürdüreceklerini belirten Eğitim İş, hukuksuz işlemleri yargıya taşıyacaklarını ve üniversiteleri kurtarmak için mücadeleye devam edeceklerini duyurdu.