
Torba Yasa'ya Çiftçi-Sen'den Sert Tepki: Doğa Talana mı Açılıyor?
Çiftçi-Sen, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi Komisyonu'nda görüşülmesi planlanan torba yasa teklifine yönelik sert eleştirilerde bulundu. Yapılan açıklamada, söz konusu yasa ile zeytinliklerin ve tarım arazilerinin enerji ve maden şirketlerine açılmasının hedeflendiği belirtildi. Bu durum, çiftçiler ve çevreciler arasında büyük bir endişe yaratmış durumda. Peki, bu torba yasa teklifi ne anlama geliyor ve neden bu kadar tepki çekiyor? İşte detaylar...
Zeytinlikler ve Tarım Arazileri Tehlikede mi?
Çiftçi-Sen, TBMM Sanayi Komisyonu'nda görüşülecek olan "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" teklifine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, teklife göre Çevre Kanunu'nun çevresel etki değerlendirilmesine dair hükmünde değişiklikler yapıldığına dikkat çekildi. Çiftçi-Sen, bu değişikliklerin zeytinlikleri, tarım arazilerini ve genel olarak doğayı tehdit ettiğini vurgulayarak, teklifin geri çekilmesi çağrısında bulundu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Doğaya, tarım arazilerine, zeytinliklere saldırmaktan vazgeçin, Torba Yasa’yı geri çekin!
Çiftçi-Sen, iktidarın başından beri sanayicinin, maden şirketlerinin ve enerji şirketlerinin ihtiyaçlarına uygun olarak doğanın metalaştırılmasının önünü açtığını savundu. Bu kapsamda çıkarılan yasaların ve yönetmeliklerin sermayenin taleplerine yönelik olduğu belirtildi. Özellikle Zeytincilik Yasası olarak bilinen “3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun”un, sermayenin önünde aşılması gereken bir engel olarak görüldüğü ifade edildi.
Kanun'un 20’inci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan, “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin… gelişmesine mâni olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.” ifadesinin, sermayenin önünde bir engel teşkil ettiği vurgulandı. Zeytin ağaçlarının yüzyıllardır bu toprakların kültürünün önemli bir parçası olduğu, sadece bir gıda ürünü olarak değil, yarattığı kültürel değerlerle de bir bitkinin ötesinde olduğu belirtildi. Bu nedenle zeytinliklerin korunması gerektiği vurgulandı.
AKP'nin Zeytinliklerle İmtihanı
Çiftçi-Sen, AKP'nin zeytinlik alanlarını ranta açabilmek için defalarca Meclise kanun tasarısı getirdiğini ancak başarılı olamadığını belirtti. 2012 yılından itibaren zeytinliklerin katledilmesini engelleyen yasal engelleri “Kanun Hükmünde Kararname” (KHK) çıkartarak aşmaya çalıştıklarını, ancak Danıştay'ın bu KHK'yi "Kanunsuz" olduğu gerekçesiyle iptal ettiğini hatırlattı. 2022 yılında da madencilikle ilgili çıkarılan bir yönetmelikle bu yasanın delinmeye çalışıldığı, ancak ÇİFTÇİ-SEN’in açtığı dava sonucunda yönetmeliğin Danıştay tarafından iptal edildiği belirtildi.
Çiftçi-Sen, AKP'nin zeytinlik alanlarını ve tarım arazilerini yok etme isteğinin bir "sevdaya" dönüştüğünü iddia etti. 2023'te yaşanan Hatay depreminin ardından "Yaraları sarma" bahanesiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın yeni imar planında Hatay'daki zeytinlik alanlarını ve tarım arazilerini "rezerv alan" adı altında inşaata/ranta açtığı belirtildi. Bu duruma rağmen binlerce zeytin ağacının köklendiği ifade edildi.
Son olarak, 13 Haziran 2025 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sunulan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” teklifiyle, madencilik ve enerji yatırımları faaliyetlerinin "ÇED" süreçlerinin kolaylaştırıldığı ve "Kamu yararı" adı altında "Acele kamulaştırma" uygulamalarıyla zeytinliklerin yok edilmesinin sağlanacağı iddia edildi. Ayrıca, acele kamulaştırma kararı alabilme yetkisinin 31 Aralık 2030 tarihine kadar Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’na verilmesinin planlandığı belirtildi. Kamuoyunun tepkisini azaltmak için “Zeytin ağaçları kesilmeyecek, başka bir yere taşınacak” denilerek, bu durumun masumlaştırılmaya çalışıldığı ifade edildi.
Çiftçi-Sen'den Çağrı
Çiftçi-Sen, çiftçilerin lehine olan ve tarım arazilerinin amaç dışı kullanımını engelleyen yasaların yok sayılmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Bu yasanın geçmesi halinde binlerce dönüm zeytinlik alanının ve tarım arazisinin yok edileceği, köylünün geçim kaynağının elinden alınacağı belirtildi. İklim değişikliğine karşı mücadelede her bir zeytin ağacının 2-10 ton CO2 emdiği hatırlatılarak, doğanın ve tarım arazilerinin şirketlere peşkeş çekilmesine karşı çıkılması gerektiği vurgulandı.
Çiftçi-Sen, yasa değişikliği önerisinin derhal geri çekilmesi çağrısında bulundu ve şu ifadelerle açıklamalarını sonlandırdı:
- Birlikte olduğumuzda güçlü olduğumuzu zeytinliklere yönelik her saldırıda gördük.
- Daha önce yaptık, yine yaparız.
- Üreticiler, tüketiciler, ekolojistler, çevreciler olarak birlikte bu kanun değişikliğine karşı da mücadelemizi yükseltmeliyiz.
AKP ve Şirketler; Zeytinimize, Toprağımıza, Suyumuza, Tohumumuza, Otlak ve Meralarımıza Saldırmaktan Vazgeçin! Gıda Egemenliği Hemen Şimdi! Köylü Hakları Hemen Şimdi!
Çiftçi-Sen'in bu sert tepkisi, torba yasa teklifinin içeriği ve olası sonuçları hakkında kamuoyunda ciddi bir tartışma başlatmış durumda. Yasanın geçmesi halinde zeytinliklerin ve tarım arazilerinin geleceği nasıl etkilenecek, bu durum çiftçileri ve tüketicileri nasıl etkileyecek, tüm bu sorular önümüzdeki günlerde daha da önem kazanacak gibi görünüyor.