Şeb-i Yelda'dan Barış Çağrısı: Ortadoğu'da Umut Var mı?
İzmir Ege Haberleri

Şeb-i Yelda'dan Barış Çağrısı: Ortadoğu'da Umut Var mı?


14 June 20255 dk okuma14 görüntülenmeSon güncelleme: 11 July 2025

Şeb-i Yelda, karanlığın en uzun gecesi... Nar taneleri gibi dağılan umut, karpuzun kırmızısıyla ısınan yürekler... İranlı komşularımızın evinde yükselen kahkahalar, Farsça ninniler... "Bu geceyi kutlayan, yazın sıcağını unutmaz" derlerdi. Şimdi ise geceler uzuyor, hem de masallardaki gibi değil. İran ile İsrail arasında fırlatılan her füze, düşen her bomba, bir Şeb-i Yelda sofrasını söndürüyor. Belki İran'da bir baba bir daha meyve dolu bir sofra kuramayacak korkusunda... Belki Tel Aviv'de bir çocuk, sığınağa koşarken elindeki narı düşürüyor. Karanlık, şiirlerle dağıtılamayacak kadar ağır.

Şeb-i Yelda'nın Öğrettikleri

Oysa Şeb-i Yelda bize ne öğretmişti? "En karanlık gece bile, ardından güneşin doğacağına dair bir sözdür." Bugün Ortadoğu'nun gökyüzünde yıldızlardan çok füze izleri var. Ama hatırlayalım: İranlıların karpuzu bölüşmesi gibi, Yahudilerin Hanuka mumlarını yakması gibi, aslolan paylaşmaktı. Korkuyu değil, ekmeği; öfkeyi değil, inciri çoğaltmaktı.

Geceler uzadığında insanın içine bir hüzün çöker. Şeb-i Yelda’da olduğu gibi… Biliriz ki bu karanlık geçecek, güneş yeniden doğacak, ama o an, soğuk ve karanlık bütün gerçekliğiyle hissedilir. Bugün Ortadoğu’da, dünyanın dört bir yanında insanlar, tıpkı bir Şeb-i Yelda gecesi gibi uzamış gecelerin içinde. Bombaların gürültüsü, siren sesleri, kayıpların acısı… Ve hepsinden öte, bitmek bilmeyen bir savaşın yorgunluğu.

  • Paylaşmak: Korkuyu değil, ekmeği paylaşmak.
  • Umut: En karanlık gecenin ardından güneşin doğacağına inanmak.
  • Dayanışma: Zor zamanlarda birbirimize destek olmak.

Barışa Giden Yol

Biz, o eski komşu evlerinin çocuklarıyız. Birimiz Farsça "Ey karanlık, çekil!" diye haykırırken, diğerimiz İbranice "Daha fazla ışık!" diye yalvarıyor. Aynı gökyüzünün altında, aynı karanlığa karşı. Belki de barış, tam da bu yüzden mümkün: Çünkü hiçbir annenin gecesi, bir başka annenin gözyaşıyla uzamamalı.

Şeb-i Yelda, İran kültüründe kış gündönümünü simgeleyen, en uzun gecenin ardından gelen aydınlığı kutlayan bir gelenektir. Bu gecede aileler bir araya gelir, özel yemekler hazırlanır, şiirler okunur ve umut dolu dilekler dilenir. Karpuz ve nar gibi kırmızı meyveler, güneşi ve yaşamı temsil eder. Bu gelenek, sadece İran'da değil, Orta Asya ve Kafkasya gibi farklı coğrafyalarda da benzer şekillerde kutlanır. Şeb-i Yelda'nın anlamı, karanlığın en derin noktasında bile umudu ve aydınlığı aramak, zorlukların üstesinden gelmek için bir araya gelmektir.

Ortadoğu'da yaşanan acı olaylar, Şeb-i Yelda'nın anlamını daha da derinleştiriyor. Savaşın ve çatışmaların gölgesinde, insanların birbirlerine uzattığı bir dal, paylaştığı bir lokma ekmek, söylediği bir umut şarkısı, en karanlık gecede bile bir ışık yakabilir. Tıpkı Şeb-i Yelda'da olduğu gibi, umudu canlı tutmak, barışa giden yolda en önemli adım olacaktır.