
Perili Köşkün Sırrı: Bir Veda Hikayesi!
Ortaokul ve lise yıllarımda, Bornova Suphi Koyuncuoğlu Lisesi'nde okurken, okulumuzun ana binasının yanı sıra, biz öğrenciler arasında 'perili köşk' olarak adlandırdığımız eski bir Levanten evi vardı. Bu köşk, beden eğitimi, müzik ve el işi dersleri için kullanılırdı. Aslında Whittall ailesinden Richard Whittall'e ait olan bu köşkün okula bağışlanıp bağışlanmadığı ya da terk edilip edilmediği hala muamma. Ancak, o köşk benim için bambaşka bir anlam ifade ediyordu.
Perili Köşkün Büyülü Atmosferi
Bembeyaz mermerli geniş bir girişi, ahşap trabzanları ve çıkmaya korktuğumuz bir kulesi vardı. O binadaki her dersi iple çekerdim, özellikle müzik derslerini. Alt katın solundaki büyük odasında siyah kuyruklu bir piyano vardı. O evi terk edenlerin ardında bıraktığı müthiş bir piyano. Akordu yoktu, bazı tuşları basmazdı. Ama yine de müzik öğretmenimiz o piyanoyla bize şarkılar çalmaya çalışırdı. Teneffüs olduğunda ben de gizli gizli otururdum piyanonun başına. Çalmaya çalışırdım. Çünkü o aralar annem bana, karşı komşumuz Gülfidan Teyze’nin konservatuvarda okuyan oğlu Ajlan’dan piyano dersleri aldırıyordu.
Aslında kendisi de öğrenci olan hocamdan öğrendiğim şekilde ‘elimin içinde yumurta tutar gibi’ tuşlara basar, çalıştığımız parçaları o akortsuz, bazı tuşları sessiz piyanoyla çalmaya çalışırdım. Bir de o evde yaşadığımı hayal ederdim. Uzun kuyruklu eteklerim, tüylü, tüllü şapkalarımla beyaz mermer merdivenlerinden çıktığımı, kocaman ağaçlı bahçesinde dolaştığımı hayal ederdim. O köşk benim masalımdı.
"Bir Cumhuriyet Şarkısı" ve Geç Kalınmış Bir Veda
Yakın zamanda "Bir Cumhuriyet Şarkısı" filmini izledim. Daha ilk sahnesinden, kokusu bile hala burnumda olan o köşke gittim. Ama asıl hissettiğim ağır bir vicdan azabı ve hüzün oldu. Çünkü canım Sırrı Süreyya Önder bana bir konuşmamızda demişti ki "Bu filme git ve lütfen çıkınca beni ara." Eşeklik ettim. Filme gitmedim. Ne demek istediğini de anlamadım. Meğer filmin hikayesi ve senaryosunda emeği varmış. Özgür Özel açıklayınca anladım. Çok geç oldu.
Canım Sırrı… Filmi izledim, çok ağladım be! Keşke her zamanki nezaketinle rica ettiğin gibi izleyip seni arasaydım. Eşeğim ben… Bir bilge göçüp gidince ardından "bir kütüphane yandı" derlermiş… Sırrı sen gittin koca bir kütüphane yandı… Çok üzgünüm. Sana vedam böyle olsun.
Hüzünlü Bir Sonuç
Bir piyano sustu, bir kütüphane yandı. Ve ben, geç kalmışlığın ağır hüznüyle… Şimdi o köşkün küllerinde oturuyorum. Bu hikaye, sadece bir köşkün değil, aynı zamanda bir dönemin, bir dostluğun ve bir vedanın hikayesidir. Geç kalmışlığın hüznüyle, o perili köşkte yankılanan piyano sesini ve Sırrı Süreyya Önder'in kaybıyla yanan kütüphaneyi asla unutmayacağım.