
Pazar Sendromu: Türkiye'de Umutsuzluk ve Hayatta Kalma Mücadelesi
Cuma gününün getirdiği huzurdan sonra, Türkiye bambaşka bir sabaha uyandı. Maalesef huzur verecek pek bir şey kalmadı. Herkes kazasız belasız bir hafta sonu geçirmek için dua ederken, hayatın kırmızı ışığına takılıp beklemek zorunda kaldı. Bu köşe yazısına pazar akşamı devam ediyorum çünkü yaşam, dinlenmeye bile fırsat vermiyor.
Hafta Sonunda Yaşananlar: Tutuklama, Ölüm ve Linç
Cuma ve Pazar günleri arasında birçok olay yaşandı. Gazeteci Fatih Altaylı tutuklandı. Anoreksiya hastalığına yakalanan Nihal Candan hayatını kaybetti. Üniversite sınavına giren bir genç kız kıyafetleri yüzünden sosyal medyada linç edildi. Bunlar sadece duyduklarımız. Kim bilir kaç cinayet işlendi, kaç kadının hayatı karardı?
Kendi gündemimizde hayatta kalma mücadelesi verirken, hangi yasaların değiştiğini, hangi uçurumun kenarında beklediğimizi bilmiyoruz. Pazar sabahı otobüs durağına gidenler, sanki zorla getirilmiş gibiydi. Hafta sonu olduğu için mi yoksa hep mi böyleyiz, kestiremiyorum. Herkes birbirine yabancı ama bir o kadar da yakın. Otobüs durakları, mahalle bakkalları, pazar yerleri, toplu taşıma araçları, düğünler, yas evleri... Liste uzayıp gidiyor.
Sokakta yürürken yüksek gerilim hattından geçiyor gibi hissediyor insan. Merhaba diyene kafa atacak, trafikte yol vermeyene bıçak çekecek kadar pervasız bir dönemdeyiz. "Pardon, kusura bakma, özür dilerim" gibi kelimeleri unutmuş gibiyiz. Ekonomik kriz, işsizlik, gelecek kaygısı, kredi borçları... Hayatın hücre odalarına kapatılan bizler bir tarafa, seçtiğimiz partilerin durumları başka tarafa düştü yine.
TBMM'deki Arbede: Zeytinliklerin Talanı
TBMM'de zeytinlik alanların talan edilmesine karşı arbede yaşandı. İktidar vekilleri için söylenecek söz kalmadı. Muhalefet partileri yıllardır tartışılan zeytin ağaçlarının kesilmesi konusunda bir çözüm bulamadı. Yasa geçtikten sonra iktidar vekilleriyle birbirine girdiler. Avukatlar tartaklandı, köylüler sinir krizi geçirdi. Sanki konu dün gündeme gelmiş gibi davrandılar.
Maalesef bu günlere saman altından su yürüterek gelinmedi. Muhalefet partilerinin izinden, iktidarın yolundan adım adım sürüklendik. Bugünün temel taşları yıllar öncesinden döşendi. Muhalefet partileri ne yapıyordu konusuna girersek yeni bir çıkmaz sokağa düşeceğim.
Umutsuz Bir Veda
Zeytin ağaçlarının ne kadar emekle büyüdüğünü yazmak istemiyorum. Ağaçlara bile kıyılan bir ülkede yazacak bir şey bulamıyorum artık. İçime sinmeyen bu yazıyı yazmak ve paylaşmak istemiyorum. Bana nefes almaya bile fırsat vermeyen bu toplumda, okumaktan aciz, her denene inanan kişiler için ardımda bir metin bırakmak istemiyorum. Siyasetin kirli ellerine düştük, can çekişiyoruz. Hepsi bir uzvumuzu kopardı. Benim payıma da bu düştü. Daha umutlu yarınlara sarıldım. Daha güzel günlerde buluşmak umuduyla...