
Özgür Özel'e Saldırı Araştırması Engellendi! AKP ve MHP'den Red
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yönelik 4 Mayıs'ta gerçekleşen yumruklu saldırı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yankı buldu. Olayın tüm yönleriyle aydınlatılması ve arkasındaki olası nedenlerin ortaya çıkarılması amacıyla verilen araştırma önergesi, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Bu karar, siyasi arenada geniş tartışmalara yol açtı.
Saldırı ve Sonrası: Araştırma Önergesi Neden Reddedildi?
4 Mayıs 2025 tarihinde, TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'in cenaze töreninden çıkan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir şahsın yumruklu saldırısına maruz kaldı. Saldırgan Selçuk Tengioğlu tutuklanırken, CHP olayın tüm boyutlarıyla araştırılması için meclis araştırma önergesi verdi. Önergede, güvenlik zafiyetinin olup olmadığının irdelenmesi, saldırganın arkasındaki olası yönlendirme ve organizasyonların ortaya çıkarılması ve benzer saldırıların önlenmesi için gerekli tedbirlerin belirlenmesi talep edildi. Ancak, bu önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
CHP İçişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, önergenin reddedilmesine tepki gösterdi. Bakan, "Biz bu önergeyle hiçbir kurumu toptan suçlamıyoruz ancak bu kurumların içinde görevini ihmal eden, kasıtlı davranan, güvenliği siyasi saiklerle şekillendiren kişi veya yapıların araştırılmasını ve saldırganın arkasındaki 'gizli elin' ortaya çıkarılmasını istiyoruz" dedi. Ayrıca, siyaseti düşmanlaştıran, muhalefeti hedef hâline getiren ve tehditleri olağanlaştıran siyasal iklimin saldırganlara cesaret verdiğini vurguladı.
CHP'den Sert Tepki: "Bu Saldırı Rastlantı Değil"
CHP'li Murat Bakan, konuşmasında saldırının rastlantı olmadığını, organize bir müdahale olduğunu savundu. Bakan, "Bu saldırı rastlantı değil. Basit bir güvenlik zafiyeti değil. Bu, doğrudan siyasal anlamı olan, organize edilmiş, planlı bir eylem. Bu bir saha testidir. Siyasal iktidarın sınırlarını kimlerin zorlayabileceğini, hangi reflekslerin gelişeceğini, kimin susacağını, kimin direneceğini ölçmeye yönelik bir denemedir" ifadelerini kullandı. Ayrıca, saldırının CHP lideri üzerinden, İstanbul'un kalbinde, Atatürk Kültür Merkezi gibi sembol bir mekanda gerçekleştirilmesinin önemine dikkat çekti.
Bakan, geçmişte İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu gibi siyasetçilere yönelik saldırıları hatırlatarak, Özgür Özel'e yapılan saldırının ne ilk ne de münferit olduğunu belirtti. Saldırının detaylarına dikkat çeken Bakan, saldırganın sıcak havaya rağmen fiziksel koruma sağlayacak deri ceket giymesinin, yakasına Sırrı Süreyya Önder'in fotoğrafını takarak kendisini kamufle etmeye çalışmasının, saldırının önceden planlanmış olabileceğine dair ciddi işaretler olduğunu vurguladı.
Murat Bakan, saldırganın geçmişte yaptığı sokak röportajında kullandığı ifadeleri de hatırlatarak, saldırganın yalnızca ideolojik bir yönelime sahip olmadığını, aynı zamanda kullanışlı bir aparat hâline getirildiğini ve belirli bir çizgiye angaje olduğunu söyledi. Bakan, bu saldırının muhalefetin meşruiyetine, kurumsal denge gücüne ve halk nezdindeki temsil gücüne yapıldığını savundu.
Olayın Ardından Soru İşaretleri
Özgür Özel'e yapılan saldırının ardından birçok soru işareti ortaya çıkmış durumda. Saldırganın kimliği, motivasyonu ve arkasındaki olası bağlantılar hala netlik kazanmış değil. Meclis araştırma önergesinin reddedilmesi, olayın aydınlatılması önünde bir engel olarak görülüyor. Kamuoyu, saldırının tüm yönleriyle araştırılmasını ve sorumluların adalet önüne çıkarılmasını bekliyor.
- Saldırganın geçmiş bağlantıları nelerdir?
- Saldırının arkasında bir organizasyon mu var?
- Güvenlik zafiyeti yaşandı mı?
- Saldırının siyasi etkileri neler olacak?
Meclis araştırma önergesinin reddedilmesiyle birlikte, olayın aydınlatılması için farklı yollar aranması bekleniyor. Sivil toplum kuruluşları, hukukçular ve gazeteciler, olayın peşini bırakmayacaklarını ve gerçeğin ortaya çıkarılması için çaba göstereceklerini belirtiyorlar.
Özgür Özel'e yapılan saldırı ve ardından yaşanan gelişmeler, Türkiye'deki siyasi iklimin gerginliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Siyasi liderlere yönelik saldırıların önlenmesi, ifade özgürlüğünün korunması ve siyasi diyalogun güçlendirilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiği açıkça görülüyor.