İzmir'in tarihi Kemeraltı Çarşısı'nda, zamana meydan okuyan bir dükkanın içinden yükselen testere sesi, Nedim Özpelit ustanın yıllardır süregelen ritmini yankılandırıyor. 78 yaşındaki bu usta marangoz, tam 65 yıldır tahtaya şekil veriyor. Ancak onu asıl düşündüren, bu zanaatı devralacak birinin olup olmaması.
Kaybolmaya Yüz Tutan Bir Miras
Nedim Usta, "Bizi yetiştirecek kimse kalmadı," diyerek çırak bulmanın zorluğuna dikkat çekiyor. Babasından öğrendiği bu kıymetli mesleği yaşatma çabası içinde olsa da, modernleşmeyle birlikte tahta kültürünün unutulmaya yüz tuttuğunu görmekten dolayı üzüntü duyuyor. Eskiden evlerde sıkça rastlanan tahta tabureler, divanlar, elekler ve hamur açma sinilerinin yerini, plastik ve fabrikasyon ürünlerin alması, bu durumu daha da belirginleştiriyor.
Nedim Usta, tahtanın sadece bir malzeme olmadığını, aynı zamanda sabrın, emeğin ve ustalığın bir yansıması olduğunu vurguluyor. Marangozluğun sadece masa veya sandalye yapmaktan ibaret olmadığını belirten Usta, bir marangozun evin en küçük detayına kadar her şeye dokunabileceğini ifade ediyor. Kapı kollarından mutfak raflarına, oyuncaklardan bastonlara kadar her şeyin tahtayla şekillendirilebileceğini söylüyor. Hatta bir çocuğun ilk oyuncağını da, bir dedenin bastonunu da yapabileceğini ve her birinde bir ömrün birikebileceğini dile getiriyor.
Kemeraltı'nın Son Ustalarından
Kemeraltı'ndaki eski balık halinde bulunan dükkanında, Nedim Usta, tahta kasnaklardan pide tahtalarına, kuş evlerinden mutfak gereçlerine kadar geniş bir yelpazede ürünler üretiyor. Kendi elleriyle kesip şekillendirdiği tahtaları, İzmir'in çeşitli köy ve ilçelerine sipariş üzerine gönderiyor. "Siparişi aldıysanız, zamanında teslim etmek esastır," diyen Usta, işini en iyi şekilde yapmanın kendisi için en önemli şey olduğunu vurguluyor. Boş durmaktan hoşlanmadığını ve son ana kadar çalışmak istediğini belirtiyor.
- Tahta kasnaklar
- Pide tahtaları
- Kuş evleri
- Mutfak gereçleri
Gelecek Nesillere Aktarılacak Bir Miras mı?
Nedim Usta'nın en büyük korkusu, mesleğinin zamanla kaybolması. "Benden sonra bu işi yapan kimse olmayacak," diyerek endişesini dile getiriyor. Ancak, tahtaya olan tutkusu ve zanaatına olan bağlılığı, onu son nefesine kadar çalışmaya teşvik ediyor. Belki de bir gün, onun bu mirasını devralacak bir çırak çıkar ve Kemeraltı'nda tahta kokusu yeniden canlanır.
Nedim Usta'nın hikayesi, sadece bir marangozun değil, aynı zamanda kaybolmaya yüz tutmuş bir zanaatın da hikayesi. Onun ellerinde şekillenen her bir tahta parçası, geçmişten geleceğe uzanan bir köprü niteliği taşıyor. Umuyoruz ki, bu köprü yıkılmaz ve tahta sanatının güzelliği gelecek nesillere de aktarılır.