İzmir Şehir Hastanesi Kirasıyla 2 Hastane Yapılırdı! Şok İddia
İzmir Ege Haberleri

İzmir Şehir Hastanesi Kirasıyla 2 Hastane Yapılırdı! Şok İddia


10 June 20255 dk okuma8 görüntülenmeSon güncelleme: 16 June 2025

İzmir Şehir Hastanesi'nin yıllık kira bedeli, açıldığı günden bu yana tartışma konusu olmaya devam ediyor. İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Yüce Ayhan, hastaneye ödenen yıllık kira ile iki adet Ödemiş Devlet Hastanesi inşa edilebileceğini belirterek, şehir hastaneleri modelinin sorgulanması gerektiğini vurguladı. Bu durum, kamu kaynaklarının kullanımında ne kadar verimli olunduğu sorusunu akıllara getiriyor.

Şehir Hastaneleri: Kamu Yararı mı, Özel Çıkar mı?

Dr. Ayhan, şehir hastanelerinin planlanma aşamasından itibaren sorunlu olduğunu savunuyor. Yıllık kira bedellerinin yüksekliği ve yüklenici firmaların elde ettiği ek gelirler, kamu kaynaklarının etkin kullanımını gölgeliyor. Şehir hastanelerinde yapılan her test ve görüntüleme için yüklenici firmaya ödeme yapılması, bu firmaların karlılığını artırırken, kamu üzerindeki mali yükü de katlıyor. Dr. Ayhan, bu durumu eleştirerek, "Hem kirayı alıyorlar hem personel iş gücünü Sağlık Bakanlığı sağlıyor hem de yapılan hizmetten para alınıyor" ifadelerini kullandı.

Şehir hastanelerindeki diğer bir sorun ise, hastanelerde yer alan ticari alanlar. Kuru temizleme, berber, pastane gibi işletmelerin özel firmalar tarafından işletilmesi, hastanelerin ticari bir merkeze dönüşmesine neden oluyor. Dr. Ayhan, bu durumu "özel bir alışveriş merkezi mantığıyla bunu pazarlıyor" şeklinde değerlendirerek, kamu hizmetinin ticarileştirilmesine dikkat çekiyor.

Aksaklıklar Bitmiyor: Yönetim Zorluğu ve Taşeronlaşma

İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi'nde hasta kabulüne başlanmasının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, hastanede yaşanan aksaklıklar ve eksiklikler devam ediyor. Dr. Ayhan, şehir hastanelerinin yönetiminin zor olduğunu belirterek, daha küçük sağlık kuruluşlarının yönetiminin daha kolay olduğunu ifade ediyor. Şehir hastanelerindeki hizmetlerin taşeron firmalara devredilmesi, kamu denetimini zorlaştırırken, hizmet kalitesini de olumsuz etkileyebiliyor.

Dr. Ayhan, şehir hastanelerindeki taşeronlaşma sorununa da değinerek, "Şehir hastanelerinin belli hizmet sektörleri, belirli hizmet alanları taşerona devredilmiş durumda. Burada şehir hastanesinin patronu olan bir yüklenici firma ve müteahhit var. İkincisi ise bu müteahhit firmanın işleri ihale ettiği alt kuruluşlar oluyor. Bunlar, laboratuvar hizmetleri, görüntüleme, kan bankası testleri ve diğer işler alt yüklenicilere ihale edilerek yürütülüyor. Kamu bunun neresinde?" şeklinde konuştu. Bu durum, sağlık hizmetlerinin kamu yararı yerine özel çıkar odaklı yürütülmesine yol açabiliyor.

İngiltere Vazgeçti, Türkiye Devam Ediyor

Şehir hastaneleri modelinin ilk olarak İngiltere tarafından denendiğini ve daha sonra vazgeçildiğini hatırlatan Dr. Ayhan, Türkiye'nin bu modelde ısrar etmesini eleştiriyor. İngiltere'nin bu modelden vazgeçme nedenleri arasında, yüksek maliyetler, yönetim zorlukları ve özel sektörün kar odaklı yaklaşımı yer alıyor. Türkiye'nin bu deneyimlerden ders çıkarmaması ve şehir hastaneleri projelerine devam etmesi, kamu kaynaklarının verimli kullanımı konusunda soru işaretleri yaratıyor.

İzmir Şehir Hastanesi'nin inşa sürecinde yaşanan değişikliklere de değinen Dr. Ayhan, hastanenin Türkerler firmasından Rönesans'a geçişini hatırlatarak, "Şehir Hastanesi tam bitmeden, sorunları çözülmeden, hasta kabulüne başladığında da sorunların da devam ettiğini duyduk ve belki de hastanenin eksikleri olmasına rağmen açılışı yapıldı. Çünkü buraya bir finans aktarılması gerekiyordu" ifadelerini kullandı. Bu durum, hastanenin kamu yararı gözetilerek değil, finansal çıkarlar doğrultusunda işletildiğine dair endişeleri artırıyor.

Sonuç olarak, İzmir Şehir Hastanesi örneği üzerinden şehir hastaneleri modelinin kamu kaynaklarının etkin kullanımı ve sağlık hizmetlerinin kalitesi açısından sorgulanması gerekiyor. Yüksek kira bedelleri, taşeronlaşma, yönetim zorlukları ve özel sektörün kar odaklı yaklaşımı, bu modelin sürdürülebilirliği konusunda ciddi soru işaretleri yaratıyor. Sağlık hizmetlerinin kamu yararı gözetilerek ve kamu kaynaklarının verimli kullanılarak sunulması, toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi açısından hayati önem taşıyor.