
İzmir'in Lezzet Sırrı: Döner, Kokoreç ve Şerbetin Doğuşu!
İzmir'in kalbi Kemeraltı, sadece bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda Türkiye'nin en sevilen sokak lezzetlerinin de doğduğu yer. Gastronomi tarihçisi Dr. Nejat Yentürk, İzmir mutfağının zenginliğini ve kökenlerini çarpıcı detaylarla anlatarak, dönerden kokorece, şerbetten ayaküstü lezzetlere uzanan bir lezzet şöleni sundu.
Dönerin Tarihi Yolculuğu: Kemeraltı'ndan Dünya'ya
Dr. Nejat Yentürk, döner kebabın kökenlerine ışık tutarak, Kemeraltı'nın bu eşsiz lezzetin doğduğu yer olduğunu vurguladı. "Kemeraltı, tarihin en büyük açık hava çarşısıdır. Ancak sadece bir çarşı olarak görmek eksik olur. İzmir'in en önemli lezzetlerinin doğup geliştiği bir yerdir burası. 19. yüzyılın sonlarında yazılan yemek kitaplarında 'İzmir kebabı' olarak geçen döner, Kemeraltı'nda doğmuş ve dünyaya yayılmıştır."
Yentürk, dönerin sadece Türkiye'de değil, dünya metropollerinde de popüler bir "ayaküstü" lezzet haline geldiğini belirtirken, döner kebabın Bursa'dan çok önce İzmir'de yapıldığına dair kanıtların olduğunu da ekledi. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'si bu konuda önemli bir kaynak olarak gösteriliyor. Zamanla kebabın dikey hale getirilerek daha az yer kaplaması ve seyyar tezgahlarda satılabilmesi sağlanmış, böylece "döner kebap" adını almıştır.
19. yüzyılda Osmanlı kentlerini ziyaret eden Batılı seyyahların yazdıkları ve İstanbul'da yayımlanan yemek kitaplarında döner kebap tarifinin "İzmir kebabı" olarak geçmesi, bu lezzetin kökenlerinin İzmir'e dayandığını gösteriyor.
Döner: Sınıf Farkı Gözetmeyen Demokratik Lezzet
Dönerin her kesime hitap eden bir yemek olduğunu belirten Yentürk, "Et, şark toplumlarında sınıfsal bir ayrım yaratmaz. Batı mutfağındaki bonfile veya antrikot gibi özel etlere herkes ulaşamazken, şark toplumlarında kuzu bütün olarak hazırlanır ve herkes eşit şekilde paylaşır. Bu nedenle döner kebap, dünyanın en demokratik yemeğidir." şeklinde konuştu.
İzmir'e Özgü Kokoreç ve Şerbet Geleneği
Kokorecin farklı bölgelerde farklı şekillerde yapıldığını ancak İzmir'de kendine özgü bir tarifle geliştiğini söyleyen Dr. Yentürk, "Kokoreç aslında bir Ortodoks Hristiyan geleneğidir. Paskalya yemeği olarak Arnavutluk, Kuzey Makedonya ve Yunanistan Makedonya'sında da yapılır. İzmir'deki yapılışı ise diğerlerinden farklıdır. İzmir'in ayaküstü mutfağı, rafine bir beğeniyle sadece bumbar ve ince bağırsağı şişe sararak damaklarda unutulmaz bir tat bırakır. Odun kömüründe pişen bu lezzete 'İzmir usulü' denir." dedi.
İzmir'in tarihi lezzetlerinden olan şerbetin simge ismi ise Şerbetçi Kadri. II. Abdülhamit'ten madalya alan tek seyyar satıcı olan Kadri, Yunan Harbi gazilerine ücretsiz şerbet dağıttığı için onurlandırılmış ve "İzmirkari Şerbet Güğümü"nün mucidi olarak tarihe geçmiştir.
Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu, Kemeraltı'nın İzmir'in kültürel belleği olduğunu vurgularken, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ferika Özer ise Türk mutfağının değerlerini korumanın önemine dikkat çekti. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Seda Genç de, "İzmir mutfağı damakta ve kalpte iz bırakır. Kemeraltı, bu mutfağın doğup geliştiği yerdir." ifadelerini kullandı.
İzmir'in lezzet mirası, döner, kokoreç ve şerbet gibi eşsiz tatlarla Kemeraltı'nda yaşamaya devam ediyor. Bu lezzetler, sadece İzmir'in değil, Türkiye'nin de gastronomi kültürüne önemli katkılar sunuyor. Geçmişten günümüze uzanan bu lezzet yolculuğu, İzmir'i bir lezzet başkenti yapmaya devam edecek.