İzmir'den Yeşil Dönüşüm Çağrısı: Sürdürülebilir Binalar Artık Hayal Değil!
İzmir Ege Haberleri

İzmir'den Yeşil Dönüşüm Çağrısı: Sürdürülebilir Binalar Artık Hayal Değil!


19 May 20255 dk okuma9 görüntülenmeSon güncelleme: 10 July 2025

İzmir'den yükselen bir ses, Türkiye'nin yeşil dönüşümde daha hızlı yol alması gerektiğini vurguluyor. Uzmanlar, sürdürülebilir binaların ve yeşil binaların aslında günümüz inşaat pratiklerine çok uzak olmadığını, sadece bilgi, doğru uygulama ve heves gerektiğini belirtiyor. Gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzun bir parçası olarak bu kavramlardan korkmamalıyız.

Bina Sektörü ve İklim Değişikliği İlişkisi

Bina sektörü ile iklim değişikliği arasındaki ilişkiyi değerlendiren uzmanlar, aslında sürdürmeye çalıştığımız şeyin insan hayatının ve canlılığın devamı olduğunu vurguluyor. Doğal kaynakları verimli kullanmak, çevreye verilen zararı en aza indirmek, kapsayıcı ve adil politikalar üretmek sürdürülebilirliğin temel unsurlarıdır. Modern toplumda hayatımızın büyük bir bölümünü kapalı alanlarda geçirdiğimiz düşünüldüğünde, binaların sadece barınma ötesinde çok daha fazla amaca hizmet ettiği açıkça görülüyor.

İklim değişikliğinin en belirgin sonuçlarından biri olan ortalama atmosfer sıcaklıklarındaki artış, aynı zamanda denizlerin ve okyanusların ısınmasına neden olarak tüm canlı hayatını derinden etkiliyor. Mevcut sistem, iklim koşullarına uyumlandırılmış olarak geliştirilmiş olsa da, bu sistemin dışına çıktığımızda oluşacak felaketlere hazırlıklı değiliz. Ortalama sıcaklıkların yanı sıra maksimum sıcaklıkların da artması, binalarımızı bu duruma hazırlıklı olarak tasarlamadığımız gerçeğini ortaya koyuyor. Depremler kadar insan hayatını ve binaların yapısal dayanıklılığını tehdit eden iklim kaynaklı afetlere karşı da hazırlıklı olmalıyız.

Bina sektörü için sürdürülebilirlik, çevreye verilen zararın en aza indirgendiği, sosyal ihtiyaçlara cevap verebilen, sağlıklı ve konforlu yaşam alanları sunan, afetlere dirençli ve ekonomik olarak erişilebilir binalar anlamına geliyor. Bu nedenle, hem politika, hem mühendislik hem de uygulayıcıların el ele vererek çalıştığı bir sisteme geçiş yapmamız gerekiyor.

Karbonsuzlaşma ve Hedefler

Bina sektöründe karbonsuzlaşmanın önemine dikkat çeken uzmanlar, iklim değişikliğinin ana sebebinin atmosfere salınan sera gazları olduğunu belirtiyor. İklim değişikliğiyle mücadelede iki temel yaklaşım bulunuyor: azaltım ve uyum. Azaltım, emisyonların kaynağını tespit ederek azaltılmasını amaçlarken, uyum değişen iklim koşullarına karşı direnç sağlamayı hedefliyor. Karbonsuzlaşma ise binalarda özellikle ısıtma, soğutma ve aydınlatma kaynaklı emisyonların azaltılması anlamına geliyor. Türkiye'nin de imzacısı olduğu Paris Anlaşması, bina sektöründe bazı önlemlerin alınmasını zorunlu kılıyor.

Binaların emisyonu, kullanım dönemi ve yapım aşaması olmak üzere iki temel sebeple ortaya çıkıyor. Bu nedenle, her alanda yapılan çalışmalarla emisyonu azaltmaya çalışıyoruz. Ulusal ve uluslararası politikalar bu noktada yön gösterici oluyor. Temelde, binalarda enerji verimliliğini artırmak ve yenilenebilir enerjiye geçiş yapmak, bina sektöründe karbonsuzlaşma denilince akla gelen ilk kavramlar.

Avrupa ülkeleri, karbonsuzlaşma için ciddi çalışmalar yürütüyor ve bina sektörünü önceliklendiriyor. Avrupa Birliği'nin nihai hedefi, 2050 yılında karbon nötr bir ekonomi olmak. Bu, kaçınılmaz olan emisyonları dahi atmosferden uzaklaştırmayı ve tüm binaların karbon nötr olmasını hedefliyor. Türkiye'nin de 2053 net sıfır emisyon hedefi bulunuyor.

Türkiye Bina Sektörü Karbonsuzlaşma Yol Haritası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yürütülen bir proje kapsamında 2023 yılında yayınlandı. Bu yol haritası, Türkiye'deki mevcut durumu ve eksikleri ortaya koyarak neler yapılması gerektiğine dair önemli bilgiler sunuyor. Binaların yaşam döngüsü için kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirleyerek, bina sektörünün sürdürülebilirliğine katkı sunmak isteyen paydaşlara yol gösteriyor.

Türkiye Sürdürülebilir Binalar Ağı, AB tarafından desteklenen bir proje kapsamında hayata geçirildi. Bu ağ, inşaat sektöründeki paydaşlar arasındaki diyalog eksikliğini gidermek amacıyla kâr amacı gütmeyen bir iş birliği platformu olarak faaliyet gösteriyor. Amacı, bina ve inşaat sektörünün yeşil dönüşümünü desteklemek. Şu anda 500'ün üzerinde katılımcısı bulunan bu ağ, ücretsiz ve herkese açık.

Sürdürülebilir Binalar İçin Yapılması Gerekenler

  • Bilgi Edinmek: Sürdürülebilir bina kavramını tam olarak anlamak.
  • Doğru Uygulamak: Edinilen bilgileri inşaat süreçlerinde doğru bir şekilde uygulamak.
  • Hevesli Olmak: Sürdürülebilir binalar konusunda istekli ve motive olmak.

Uzmanlar, sürdürülebilirlik kavramının daimilik olma yeteneği olduğunu ve sürdürülebilir bir yaşam ve şehirler için sürdürülebilir binalar inşa etmek gerektiğini vurguluyor. Bunun için planların sürdürülebilir ve multidisipliner olması gerekiyor. Tüketime dayalı bir toplum olduğumuz ve bilinçli üretim yapmadığımız için çevreye verdiğimiz zararın farkında değiliz. Türkiye'de yılda üretilen konut sayısı ihtiyacı karşılamıyor ve inşaat sektörü geleneksel yöntemlerle ilerliyor. Bu nedenle, arzın sağlıklı yönlendirilmesi ve sektörün inovasyonla iç içe olması gerekiyor.

Birleşmiş Milletler'in iklim değişikliğine çözüm bulmak ve kalkınmayı sağlamak amacıyla belirlediği 17 hedef arasında sürdürülebilir şehirler ve iklim eylemi de yer alıyor. Ancak, bu hedeflerin ne kadar uygulandığı tartışmalı. Depreme dayanıklı olmayan binalar varken sürdürülebilir binalar inşa etmek lüks gibi görülebilir. Ancak, iklim değişikliği nedeniyle yaşanan sorunlar göz önüne alındığında, bu konunun önemi daha da artıyor. Türkiye şartları ve pahalılık, deprem öncelikli ve iklim değişikliğine uygun binalar tasarlama noktasında bizi geride tutuyor ve bu konular ikinci planda kalıyor. Depremler kadar yıkıcı iklim değişikliğiyle mücadele etmek için, insan sağlığını korumak için teknik insanlar ve politikacılar bir araya gelip sürdürülebilir şehirler inşa etmemiz gerekiyor.

İzmir'den yükselen bu çağrı, Türkiye'nin yeşil dönüşümde daha cesur adımlar atması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Sürdürülebilir binalar, sadece çevreye duyarlı bir yaklaşım değil, aynı zamanda gelecek nesillere bırakacağımız en değerli miraslardan biri olacaktır. Bu nedenle, her bireyin ve kurumun bu dönüşüme katkı sağlaması büyük önem taşıyor.