
İzmir'de Çiftçiden İsyan! Buğday Üretimi Neden Durdu?
Çiftçiler Sendikası (ÇİFTÇİ-SEN) İzmir Şubesi, yayınladığı bir açıklama ile küçük üreticinin içinde bulunduğu zor durumu gözler önüne serdi. Açıklamada, çiftçinin her geçen yıl daha da kötüleştiği ve yine zorlu bir hasat döneminin yaklaştığı vurgulandı. Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) buğday alım fiyatlarına değinilerek, "TMO, açıkladığı bu fiyatlarla çiftçileri şirketlerin insafına terk ediyor. Artık çiftçiden yana bir piyasa düzenleme işlevi kalmadı, birçok üründe şirketlerin önünü açan bir rol oynuyor" ifadelerine yer verildi.
Çiftçiler Neden İsyan Ediyor?
ÇİFTÇİ-SEN'in açıklamasında, çiftçilerin ve köylülerin her yıl bir önceki yıla göre daha zor durumda oldukları belirtildi. 2024 yılının üreticiler için, ne üretirlerse üretsinler kazanç sağlayamadıkları, aksine zarar ettikleri bir dönem olduğu ifade edildi. Görünen o ki, bu yıl da benzer, hatta daha da kötü bir hasat dönemi çiftçileri bekliyor.
- Çay fiyatları maliyetin altında açıklandı.
- 2025 yılı hububat alım fiyatları TMO tarafından açıklandı:
- Makarnalık ve ekmeklik buğday: 13.500 TL/ton
- Arpa: 11.000 TL/ton
- Önceki yılların aksine fark ödemesi desteği (prim) açıklanmadı.
Halbuki, 2025 yılı için kuru şartlarda üretimi yapılan buğdayın ortalama maliyeti kilogram başına 15,8 TL, sulu şartlarda ise 14,3 TL. 2024 yılında fark ödemesi desteği ile hububat alım fiyatları ton başına; makarnalık buğdayda 11.750 TL, ekmeklik buğdayda 11.000 TL, arpada 8.000 TL olarak açıklanmıştı.
Enflasyon ve Girdi Maliyetleri Artarken, Alım Fiyatları Neden Düşük?
Bu durumda, bu yıl alım fiyatlarındaki artış oranları makarnalık buğdayda yüzde 14,9; ekmeklik buğdayda yüzde 22,7; arpada ise yüzde 37,5 oldu. Buna karşılık 2025 yılı Nisan ayı itibariyle 12 aylık ortalamalara göre enflasyon yüzde 48,7; tarımsal girdi fiyatları ise yüzde 37,9 oranında artmış durumda. Yani hububat üreticilerine maliyetin altında, zararına satış dayatılıyor. Bu koşullarda üreticilerin üretimlerini devam ettirmeleri mümkün değil. 2 yıl üretim yapmadığında da yönetmelikle tarlasına el konulup şirketlere kiraya verilme tehdidiyle karşı karşıya kalıyorlar.
TMO alım fiyatı açıklarken üreticinin maliyetlerini, enflasyon ve girdi fiyatlarındaki artışı ve kuraklık, zirai don nedeniyle üretimdeki düşüşü dikkate almamıştır. TMO açıkladığı bu fiyatlarla çiftçileri şirketlerin önüne atmaktadır. TMO, artık çiftçiler lehine piyasayı düzenleme özelliğini yitirmiştir, sadece hububatta değil birçok üründe şirketlerin önünü açan bir rol oynamaktadır.
"Ekmeğimiz Elimizden Alınıyor!"
Küçük çiftçilerin ve köylülerin buğday üretemez duruma düşürülmesi, halkın elinden ekmeğin alınması anlamı taşımakta, ekmeği bir tehdit aracına dönüştürmektedir. Çiftçi Sen olarak taleplerimiz şunlardır:
- Hububat alım fiyatları çiftçilerin zarar etmemelerini ve topraktan kopmamalarını sağlayacak tarzda yeniden belirlenmelidir. Ürün fiyatları don, kuraklık ve enflasyon göz önüne alınarak maliyet+%25 kar oranı ve refah payı konularak hesaplanmalıdır.
- Uluslararası serbest piyasada belirlenmiş fiyatlarla, gerçek fiyat arasındaki fark üreticiye Fark Ödeme Desteği olarak ödenmelidir. Desleklemelerden yararlanabilmek için “sertifikalı şirket tohumu kullanma” şartı kaldırılmalıdır.
- Ürün bedelleri kısa sürede ödenmeli, üreticilerin randevu talepleri bekletilmeksizin karşılanmalıdır.
- BM Genel Kurulunda kabul edilen “Köylüler ve Kırsal Alanda Çalışan Diğer Kişilerin Hakları Deklerasyonu” (Köylü Hakları) kabul edilmeli ve uygulanmalıdır.
- Gıda Egemenliği Hemen Şimdi!
İzmir'deki çiftçilerin yaşadığı bu zorlu süreç, Türkiye'deki tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Çiftçilerin desteklenmesi, sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi ve gıda egemenliğinin sağlanması, ülke ekonomisi ve halk sağlığı açısından hayati önem taşıyor. Aksi takdirde, köylüler buğday üretemez hale gelirse, sofralarımızdaki ekmek de tehlikeye girebilir.