İmamoğlu Afişleri Kaldırılamaz mı? Hukukçu Şok Açıklaması!
İzmir Ege Haberleri

İmamoğlu Afişleri Kaldırılamaz mı? Hukukçu Şok Açıklaması!


25 May 20255 dk okuma7 görüntülenmeSon güncelleme: 09 July 2025

Ceza hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Ekrem İmamoğlu'nun afiş ve pankartlarının yasaklanması kararına ilişkin çarpıcı bir değerlendirmede bulundu. Özgenç, görevde olan bir belediye başkanının toplu taşıma araçları ve hizmet binalarındaki mesaj ve görüntülerinin yasaklanamayacağını ve kaldırılmasının emredilemeyeceğini savundu.

Afiş Yasağı Hukuka Aykırı mı?

Prof. Dr. İzzet Özgenç, X hesabından yaptığı açıklamada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararının hukuki dayanağı olmadığını vurgulayarak şunları kaydetti: "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, tutuklanmış olsa bile, halen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sıfatını taşıyan kişinin, Büyükşehir Belediyesine ait toplu taşıma araçlarındaki ve hizmet binalarındaki mesaj ve görüntülerini yasaklayamaz; bunların kaldırılmasını emredemez." Özgenç'in bu açıklaması, afiş yasağı kararının hukuki tartışmalara açık olduğunu gösteriyor.

Bu durum, akıllara belediye başkanlarının görev süreleri boyunca sahip oldukları yetki ve sorumlulukları getiriyor. Bir belediye başkanının tutuklanması veya hakkında soruşturma açılması, otomatik olarak görevden alınması anlamına gelmiyor. Başkanın görevden alınabilmesi için yasal süreçlerin işletilmesi ve mahkeme kararıyla bu durumun kesinleşmesi gerekiyor. Aksi takdirde, başkanın görev süresi boyunca sahip olduğu yetkiler devam ediyor. Bu bağlamda, Prof. Dr. Özgenç'in açıklamaları, İmamoğlu'nun görevde olduğu sürece afişlerinin yasaklanmasının hukuki açıdan mümkün olmadığına işaret ediyor.

Ceza Hukukçusundan Kritik Yorum

Özgenç'in bu açıklamaları, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Hukukçular ve siyasetçiler, afiş yasağı kararının hukuki boyutunu tartışmaya açtı. Birçok kişi, kararın ifade özgürlüğüne ve seçme seçilme hakkına aykırı olduğunu savunurken, bazıları ise kararın yasalara uygun olduğunu iddia etti. Bu tartışmalar, Türkiye'deki hukuk sisteminin ve yargı bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Türkiye'de ifade özgürlüğü ve siyasi propaganda hakkı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Ancak, bu hakların kullanımı bazı sınırlamalara tabidir. Örneğin, nefret söylemi içeren, şiddeti teşvik eden veya kamu düzenini bozan ifadeler yasaklanabilir. Siyasi propaganda faaliyetleri de belirli kurallara tabidir. Seçim dönemlerinde, siyasi partilerin propaganda faaliyetleri Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenen kurallara uygun olarak yürütülür. Bu kurallar, seçimlerin adil ve dürüst bir şekilde yapılmasını sağlamayı amaçlar.

Seçim Öncesi Siyasi Gerilim

Afiş yasağı kararı, yaklaşan yerel seçimler öncesinde siyasi gerilimi tırmandırdı. Muhalefet partileri, kararın siyasi bir baskı aracı olduğunu ve iktidarın seçimleri etkilemeye çalıştığını iddia etti. İktidar partisi ise kararın hukuki bir süreç olduğunu ve yargının bağımsızlığına saygı duyulması gerektiğini savundu. Bu gelişmeler, Türkiye'deki siyasi kutuplaşmanın ne kadar derin olduğunu bir kez daha gösterdi.

  • Afiş yasağı kararı hukuki tartışmalara yol açtı.
  • Prof. Dr. Özgenç'in açıklamaları kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
  • Siyasi partiler arasında gerilim tırmandı.

Türkiye'de siyasi partiler, seçim dönemlerinde propaganda faaliyetleri yürütürken belirli kurallara uymak zorundadır. Bu kurallar, seçimlerin adil ve dürüst bir şekilde yapılmasını sağlamayı amaçlar. Örneğin, siyasi partilerin propaganda faaliyetleri sırasında kamu mallarına zarar vermesi, nefret söylemi kullanması veya şiddeti teşvik etmesi yasaktır. Ayrıca, siyasi partilerin propaganda faaliyetleri sırasında diğer partilerin ve adayların haklarına saygı göstermesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, Prof. Dr. İzzet Özgenç'in afiş yasağına ilişkin açıklamaları, konunun hukuki boyutunu ve siyasi etkilerini gözler önüne seriyor. Yasağın hukuki dayanağı tartışmalı olmakla birlikte, yaklaşan seçimler öncesinde siyasi gerilimi tırmandırdığı da bir gerçek. Bu durum, Türkiye'deki hukuk sisteminin ve yargı bağımsızlığının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.