Türkiye'de gençlerin geleceğe dair kaygıları ve özgürlük arayışları, son zamanlarda festivallerin ve şenliklerin yasaklanmasıyla daha da belirgin hale geldi. Bu durum, gençlerin sesini duyurma çabalarını engellemek yerine, tepkilerini daha da artırıyor. Peki, bu yasakların ardındaki nedenler neler ve gençlerin bu duruma tepkisi nasıl?
Gençliğin Dinamizmi ve Toplumsal Dönüşüm
Tarih boyunca gençlik, toplumsal dönüşümün en önemli itici güçlerinden biri olmuştur. Gençlerin enerjisi ve dinamizmi, toplumların ilerlemesinde kritik bir rol oynar. Ancak, bu enerjiyi kontrol altına almak yerine susturmaya çalışan iktidarlar, her zaman daha büyük bir tepkiyle karşılaşmışlardır. Türkiye'de de benzer bir durum yaşanıyor. Gençlerin festivallerinin ve şenliklerinin yasaklanması, onların kendilerini ifade etme ve eğlenme haklarını ellerinden alıyor.
Bu yasaklar, gençlerin sadece eğlenmelerini engellemekle kalmıyor, aynı zamanda onların toplumsal katılımını ve özgür düşünce geliştirmelerini de kısıtlıyor. Özgürlükleri kısıtlanan gençler, bu duruma tepki olarak sokaklarda daha gür bir sesle haykırıyorlar.
Anayasal Haklar ve Orantısız Güç
Türkiye Anayasası'nın 34. maddesi, herkese "İzin almadan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" tanıyor. Ancak, bu hak gençlere çok görülüyor. Barışçıl bir şekilde toplanma ve düşüncelerini ifade etme hakkını kullanan gençler, orantısız güçle, gözaltılar ve tutuklamalarla karşılaşıyorlar. Bu durum, gençlerin devlete olan güvenini sarsarken, hak arama özgürlüklerini de kısıtlıyor.
Üniversite kampüslerinde bile şenlik yapılmasına tahammül edemeyen bir zihniyet, aslında kendi geleceğinden korkmaya başlamış durumda. Türkiye'nin gençleri, yasaklarla sindirilemeyecek kadar güçlü olduğunu keşfetti. Onlar, sadece eğlenmek değil, aynı zamanda özgürce yaşamak istiyor. Sansürlenen şarkıların, iptal edilen konserlerin, yasaklanan festivallerin bedeli, sokaklarda ödeniyor. Ve bu ses, ne polis barikatlarıyla ne de tutuklamalarla susturulabilir.
Gündemi Soğutmamak ve Gençlerin Yanında Durmak
Bugün hepimize düşen, haklarımızdan vazgeçmemek ve demokrasi mücadelesini sürdürmek. Normalleşmeye izin vermemek. Mesele oturduğu yerden link paylaşarak milyonlar kazanan influencerların gündemi soğutma çabalarına karşı durmak. Çünkü bugün bir gencin festival hakkı gasp ediliyorsa, yarın başka bir özgürlük alanımız daha yok edilebilir. Yasaklar, ancak korkunun eseridir. Özgürlük ise direnişin!
Türkiye'nin geleceği olan gençlerin sesini kısmak yerine, onların özgürce kendilerini ifade edebilecekleri ortamlar yaratmak gerekiyor. Festivaller ve şenlikler, gençlerin bir araya gelerek sosyalleşmeleri, kültürel ve sanatsal etkinliklere katılmaları için önemli fırsatlar sunar. Bu tür etkinliklerin yasaklanması, gençlerin enerjisini ve yaratıcılığını köreltirken, toplumsal ayrışmayı da derinleştirir.
Sonuç olarak, Türkiye'deki gençlerin festivallerinin yasaklanması, onların özgürlüklerini kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda toplumsal dinamizmi de olumsuz etkiliyor. Gençlerin sesini duyurma çabalarına destek olmak, onların haklarını savunmak ve özgürce yaşayabilecekleri bir gelecek inşa etmek hepimizin sorumluluğundadır.