
Ekonomi Alarm Veriyor! Alım Gücü Çöküşte, Borçlar Katlanıyor!
Türkiye ekonomisi 2025'te zorlu bir süreçten geçiyor. Artan fiyatlar, düşen alım gücü, yükselen işsizlik ve borç yükü vatandaşın belini büküyor. Özellikle barınma ve beslenme krizleri derinleşirken, gençlerin ve emeklilerin durumu endişe verici boyutlara ulaşıyor. Peki, bu karanlık tablonun ardında yatan sebepler neler ve gelecekte bizi neler bekliyor?
Gençler İşsiz, Emekliler Çaresiz: Türkiye'nin Kayıp Kuşağı mı?
Genç işsizlik oranı %28,5'e ulaşmış durumda. Üniversite mezunlarının dahi iş bulmakta zorlandığı bu dönemde, 5 milyon genç ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Diğer yandan, emeklilerin %68'i geçim sıkıntısı nedeniyle ikinci bir işte çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, Türkiye'nin demografik yapısının ve sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği açısından ciddi soru işaretleri yaratıyor.
- Gençlerin %40'ı istihdam dışı.
- Her 4 üniversite mezunundan 1'i işsiz.
- 5 milyon genç ne okulda ne de işte.
Borç Batağı: 42 Milyon Kişi Kredi Esiri mi?
Vatandaşın kredi borcu giderek artıyor. 42 milyon kişinin bireysel kredi borcu bulunuyor ve ortalama borç miktarı 100 bin TL'yi aşmış durumda. Kredi kartı ve kredili mevduat hesabı (KMH) kullanımı rekor seviyelere ulaşırken, vatandaş borçlarını kapatmak için yeni borçlar almak zorunda kalıyor. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre batık kredilerin oranı %3.6'ya yükseldi ve kredi kartlarındaki batık miktarı 81.8 milyar TL'ye ulaştı. Bu durum, hane halkının gelir-gider dengesini bozarak ekonomik istikrarsızlığı derinleştiriyor.
Yoksulluk ve Barınma Krizi: Temel İhtiyaçlara Erişim Zorlaşıyor mu?
Son 5 yılda konut fiyatları 10 kat, kiralar ise 7 kat arttı. Bu durum, özellikle dar gelirli vatandaşların barınma ihtiyacını karşılamasını imkansız hale getiriyor. En yoksul %20'lik kesim, gelirinin ortalama %36.6'sını gıdaya ayırmak zorunda kalıyor. Türkiye, gıda enflasyonunda dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Vatandaşın alım gücü düşerken, zengin tasarruf yapmaya, dar gelirli ise borçlanarak yaşamaya çalışıyor. Sanayisiz ve tüketime dayalı büyüme, gelir adaletsizliğini derinleştirerek toplumsal huzuru tehdit ediyor.
Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi zorlu bir süreçten geçiyor. Artan fiyatlar, düşen alım gücü, yükselen işsizlik ve borç yükü vatandaşın yaşamını olumsuz etkiliyor. Yoksulluk ve barınma krizleri derinleşirken, gelir adaletsizliği toplumsal huzuru tehdit ediyor. Bu sorunların çözümü için sürdürülebilir ekonomik politikaların hayata geçirilmesi ve toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi gerekiyor.