Demirtaş'tan Yeni Roman: Jamal! Sokakların Dili Cezaevinde
İzmir Ege Haberleri

Demirtaş'tan Yeni Roman: Jamal! Sokakların Dili Cezaevinde


10 April 20255 dk okuma15 görüntülenmeSon güncelleme: 16 June 2025

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın merakla beklenen yeni romanı "Jamal", 25 Nisan'da okurlarla buluştu. Cezaevinde kaleme alınan bu eser, Demirtaş'ın yedinci kitabı olma özelliğini taşıyor ve yazarın doğum gününde duyuruldu. "Jamal", modern insanın özgürlük, mülkiyet ve tüketim gibi temel kavramlarla ilişkisini sorgularken, günümüz toplumundaki "yeni barbarlık" iklimine de dikkat çekiyor.

"Jamal" Romanının Temel İzlekleri

"Jamal", sadece bir roman değil, aynı zamanda derin bir toplumsal eleştiri sunuyor. Demirtaş, romanında yoksulluk, sürgün ve kıyım gibi acı gerçeklere temas ederek, insani değerlerin ancak sokakta ayakta kalabileceğini vurguluyor. Romanın tanıtım metninde, şu ifadelere yer veriliyor:

"Sokağın sesine kulak vermek değil, o sesin kendisi olmak gerek."

Bu sözler, Demirtaş'ın romanında sokakları sadece bir mekân olarak değil, aynı zamanda özgürlüğün sembolü olarak gördüğünü gösteriyor. Romanın kapağında ise Demirtaş'ın cezaevinde hazırladığı bir akrilik çalışması yer alıyor. Yazar, "Jamal" adlı romanını babası Tahir Demirtaş'a, dayısı Alaattin'e ve yeğeni Fırat'a ithaf etmiş.

Sokakların Dilinden İnsanlık Halleri

Romanda, sokakta karşılaşılan bir karakterin gözünden insanlık durumları çarpıcı bir şekilde anlatılıyor. Yoksulluk ve çaresizlik içindeki bir çocuğun yaşadığı duygusal anlar, yazarın insan odaklı anlatımını güçlendiriyor. İşte kitaptan bir bölüm:

"Onunla bir çöp bidonunun başında tanıştım; çekingen, utangaçtı. Aç olduğu her halinden belliydi, yine de çöpü karıştırıp karıştırmamakta kararsızdı. … Kapkara gözlerinin feri sönmüş, omuzları çökmüş, dudakları çatlamıştı. Çöpten bulup çıkardığım ilk yiyeceği ona uzattım; tereddüt etti, gözleri doldu, boğazı düğümlendi. Verdiğim mısır ekmeğinden ısırırken onu adeta incitmemeye çalışıyordu, belli ki ‘nan’ın kıymetini biliyordu, ‘nankör’ değildi yani. Birkaç parça daha yiyecek tutuşturdum eline; ilk defa gülümsedi, bembeyaz dişleri yüzünü aydınlattı. Birbirimizin dilini konuşamıyorduk, ancak iyiliğin evrensel diliyle anlaşmak zor değildi."

Bu satırlar, Demirtaş'ın romanında insan olmanın, dayanışmanın ve bir dilim ekmeği paylaşmanın önemini ne kadar güçlü bir şekilde vurguladığını gösteriyor. Yazar, sokakları düşenlerin, sürülenlerin ve yersiz yurtsuz bırakılanların son sığınağı olarak tanımlıyor ve okuyucuyu sokağın direnciyle yüzleşmeye davet ediyor.

"Jamal" Okuyucuya Ne Vadediyor?

Selahattin Demirtaş'ın "Jamal" romanı, okuyucuyu modern insanın temel kavramlarla ilişkisini sorgulamaya, toplumsal sorunlara farklı bir perspektiften bakmaya ve sokakların dilinden insanlık hallerini anlamaya davet ediyor. Cezaevi koşullarında yazılan bu eser, yazarın güçlü anlatımı ve derinlikli karakterleriyle okuyucunun zihninde uzun süre kalıcı bir etki bırakacak gibi görünüyor. Özellikle toplumsal eleştiriye ilgi duyan ve insan hikayelerine değer veren okuyucular için kaçırılmaması gereken bir roman.