İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, genç gazeteci Altan Sancar'ın belirsiz suçlamalarla ifadeye çağrılmasına sosyal medya üzerinden sert tepki gösterdi. Gökce, "duydum", "duymuştum", "düşünüyorum" gibi ifadelerle gazetecilere yönelik suçlamaların kabul edilemez olduğunu ve basın özgürlüğünün ciddi şekilde tehdit altında olduğunu vurguladı.
Buğra Gökce'den Basın Özgürlüğüne Destek
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Buğra Gökce, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Altan Sancar'a yönelik suçlamaların temelini oluşturan iddiaların ("İBB ve CHP üzerinden ciddi paralar aldığını düşünüyorum", "A. S'ye . Belediyesi’ne ait aracın tahsis edildiğini duydum") somut delillere dayanmadığını belirtti. Gökce, bu türden dayanıksız iddialarla bir gazetecinin zan altında bırakılmasının ve hırsızlıkla suçlanmasının kabul edilemez olduğunu savundu.
Gökce, Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici'ye hitaben yazdığı mesajda şu soruları yöneltti:
- "Duydum, duymuştum, düşünüyorum gibi ifadelerle hem kamu görevi üstlenen insanların hem de bir gazetecinin adeta hırsızlık yapmış gibi ağır bir ithama maruz kalması sizce doğru mu?"
- "İspat yükümlülüğünü ters çevirerek, bir insana 'duydum', 'duymuştum', 'düşünüyorum' diye suç yükleyerek, hiçbir somut bilgi, belge sunamadan insanları zan altında tutan insanların ifadelerini gazete, televizyon ve medya kuruluşlarının 'maddi gerçek' gibi göstermesi kabul edilebilir mi?"
"Duyumlarla Özgürlüğümüzden Mahrum Kaldık"
Buğra Gökce, kendisinin de benzer şekilde "duydum", "duymuştum" gibi iddialarla özgürlüğünden mahrum bırakıldığını ifade ederek, basın mensuplarının bu türden durumlara insan hakları, özgürlükler ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yaklaşması gerektiğini vurguladı. Aksi takdirde, iftiralara ciddiyet atfedilerek masum insanların zan altında bırakılmasının önüne geçilemeyeceğini dile getirdi.
Basın Özgürlüğü ve İfade Özgürlüğü Arasındaki İlişki
Basın özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarından biridir. Gazetecilerin özgürce haber yapabilmesi, kamuoyunun doğru ve eksiksiz bilgiye ulaşabilmesi için hayati önem taşır. Ancak, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ile de yakından ilişkilidir. Herkesin düşüncelerini serbestçe ifade edebilmesi, farklı görüşlerin tartışılabilmesi ve kamuoyunun bilinçlenmesi için gereklidir. Bu bağlamda, gazetecilere yönelik suçlamaların somut delillere dayanması ve ifade özgürlüğünün korunması büyük önem arz etmektedir.
Buğra Gökce'nin açıklamaları, Türkiye'de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne yönelik endişelerin ne kadar derin olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Gazetecilerin mesleklerini özgürce icra edebilmesi ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için bu türden konuların hassasiyetle ele alınması ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.