İzmir'de yaşam hakkı savunucuları, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) sahipsiz hayvanlarla ilgili Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un iptal istemini reddetmesini sert bir dille eleştirdi. Alsancak ÖSYM binası önünde toplanan grup, basın açıklaması yaparak karara tepkilerini dile getirdi.
Kararın Eleştirisi ve Toplumsal Etkileri
Açıklamayı okuyan Şafak Yağmur Karadaş, bu yasanın sadece hayvanları değil, aynı zamanda birlikte yaşam kültürünü de hedef aldığını vurguladı. Karadaş, "Bu yasa, yalnızca hayvanları değil, aynı zamanda birlikte yaşam kültürünü de hedef almıştır. Algı operasyonları, yalan haberler ve nefret diliyle yıllardır hayatı paylaştığımız köpekler toplumun düşmanı ilan edilmiştir," dedi. Yasanın bilimsel, etik ve toplumsal temellerden yoksun olduğunu ve kamusal huzuru değil, çatışmayı körüklediğini belirtti.
Karadaş, Anayasa'nın 2. maddesiyle güvence altına alınan hukuk devleti ilkelerinin bu kararla hiçe sayıldığını ifade etti. Ayrıca, AYM'nin bağımsızlığını yitirmiş bir yargı organı haline geldiğini ve iktidarın politikalarını hukuki kılıfa sokmakla yetindiğini savundu.
"Anayasa Mahkemesi Yaşamı Değil Ölümü Tercih Etmiştir"
Karadaş, AYM'nin kararının, sokakta yaşayan hayvanların barınaklara kapatılmasını ve öldürülmesini öngören 7527 sayılı yasanın iptalini reddederek bu hukuksuz uygulamayı onayladığını belirtti. "Anayasa Mahkemesi, bugün yaşamı değil ölümü tercih etmiştir," diyen Karadaş, yasanın gündeme geldiği günden beri çocukların güvenliği ve kamusal alan gerekçesiyle planlanan katliamların meşrulaştırılmaya çalışıldığını ifade etti.
Karadaş, çocukların güvenliğini bahane edenlerin, çocuk istismarını aklayanlar ve çocuk işçiliğini görmezden gelenler olduğunu söyledi. Ayrıca, "Kamusal alanın güvenliği" diyenlerin, Pınar Gültekin'in katili Metin Avcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbeti hafifleten zihniyetin sahipleri olduğunu iddia etti. 7527 sayılı yasanın kamu yararı taşımadığını, aksine şiddeti sıradanlaştırdığını ve toplumsal vicdanı yaraladığını vurguladı.
Karadaş, Polatlı'da dirgenle yavru köpeği öldüren kişinin "Devlet öldürmek için yasa çıkardı" diyerek cesaret bulduğunu, Bağlıca'da bir doktorun 26 yavru köpeği sahiplenme bahanesiyle alıp katlettiğini örnek gösterdi. Bu olayların istisna olmadığını, yasanın doğrudan bir sonucu olduğunu savundu.
Mücadele Çağrısı ve Gelecek Adımlar
Yasaya karşı mücadele edeceklerini vurgulayan Karadaş, iktidarı ve yerel yönetimleri sokaktaki hayvanları toplama, hapsetme ve katletme planlarından vazgeçmeye çağırdı. "Hiçbir hayvanı bu kanlı düzene teslim etmeyeceğiz. Biz yaşamdan ve yaşatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Her bir yaşamı tek tek savunacağız," dedi.
Karadaş, katledilen tüm hayvanları saygıyla andıklarını ve bu yasa devam ettiği sürece yapılan ve yapılacak her türlü katliamın, şiddetin ve toplumsal çürümenin sorumluluğunun bu kararı alanlar ve uygulayanlar kadar sessiz kalanların da omzunda olacağını tarihe not düştüklerini belirtti.
Türkiye'de hayvan hakları savunucuları, Anayasa Mahkemesi'nin kararına karşı seslerini yükseltmeye devam ediyor. Bu kararın hayvanların yaşam hakkı üzerindeki etkileri ve toplumsal yansımaları önümüzdeki günlerde daha da belirginleşecektir. Yaşam hakkı savunucuları, yasal mücadelelerini sürdüreceklerini ve hayvanların korunması için ellerinden geleni yapacaklarını vurguluyorlar.