Türkiye'nin dört bir yanı, keşfedilmeyi bekleyen gelenekler ve lezzetlerle dolu. Bursa'nın Keles ilçesine bağlı şirin Sorgun köyü de, 672 yıldır yaşattığı özel bir gelenekle dikkat çekiyor: Dede Aşı. Yılda yalnızca bir kez pişirilen bu özel yemek, köylülerin bereket dilekleriyle yoğrulmuş, eşsiz bir lezzet şöleni sunuyor.
Dede Aşı'nın Gizemi: 13 Tahılın Uyumu
Sorgun köyünde her yıl, bir önceki yıl ekip biçtikleri 13 farklı tahıl türü toplanıyor. Bu tahıllar, 672 yıl önceki usulle, taş değirmende öğütülüyor. Elde edilen un, "Dede Aşı" adı verilen, keşkeğe benzeyen özel bir yemeğin temelini oluşturuyor. Bu gelenek, köylüler için sadece bir yemek pişirme ritüeli değil, aynı zamanda bereketli bir yıl geçirme umudunu simgeliyor.
Lezzet Şöleni: Bursa'dan Akın Akın Misafirler
Dede Aşı'nın pişirilmesiyle birlikte, Bursa'nın dört bir yanından misafirler Sorgun köyüne akın ediyor. Yılda sadece bir kez tadılabilen bu eşsiz lezzet, köy meydanında kurulan sofralarda ikram ediliyor. Misafirler, hem bu tarihi geleneğe tanıklık ediyor, hem de Dede Aşı'nın doyasıya tadını çıkarıyor.
Dede Aşı'nın içeriğinde yer alan 13 farklı tahılın neler olduğu tam olarak bilinmese de, genellikle şunlar yer alıyor:
- Buğday
- Arpa
- Çavdar
- Mısır
- Nohut
Buğday, arpa, çavdar ve mısır gibi tahıllar, Dede Aşı'nın temelini oluştururken; nohut, mercimek gibi baklagiller ise yemeğe zenginlik ve doyuruculuk katıyor. Bazı yörelerde farklı tahıl ve baklagillerin de kullanıldığı biliniyor. Önemli olan, 13 farklı çeşidin bir araya gelerek oluşturduğu eşsiz lezzet ve bu lezzetin ardındaki anlam.
Gelenek Geleceğe Taşınıyor
Sorgun köyü sakinleri, 672 yıldır büyük bir özenle sürdürdükleri bu geleneği, gelecek nesillere aktarmaya kararlı. Dede Aşı, sadece bir yemek değil, aynı zamanda bir köyün tarihini, kültürünü ve birlikteliğini temsil ediyor. Bu nedenle, bu geleneğin yaşatılması, Sorgun köyü için hayati önem taşıyor.
Dede Aşı geleneği, Türkiye'nin kültürel zenginliğinin ve yöresel lezzetlerinin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu tür geleneklerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması, ülkemizin kültürel mirasının yaşatılması açısından büyük önem taşıyor.