İstanbul Şişli'de eski eşi Rüstem Elibol tarafından sokak ortasında silahla vurularak öldürülen Bahar Aksu'nun cenazesi, memleketi Edirne'de gözyaşları içinde defnedildi. Aksu'nun ani vefatı, ailesini ve sevenlerini yasa boğarken, cinayetin ardındaki iddialar ise olayın vahametini daha da artırdı.
Cinayetin Perde Arkası: Miras İddiası
Bahar Aksu'nun teyzesi Nesrin Arı, cenaze töreninde yaptığı açıklamalarla dikkatleri üzerine çekti. Arı, cinayetin ardında maddi çıkarların yattığını iddia ederek, "O psikopat sürekli takipteydi. Bahar'ın babası İngiliz, onun parasının peşindeydi" şeklinde konuştu. Bu iddia, cinayetin planlı ve miras kaynaklı olabileceği şüphesini doğurdu.
Bahar Aksu ile Rüstem Elibol'un 2019 yılında evlendiği ve 2022 yılında boşandığı biliniyor. Boşanmanın ardından Elibol'un Aksu'yu sürekli taciz ettiği ve ölüm tehditleri savurduğu da iddialar arasında. Aile, yetkililerden olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasını ve katil zanlısının en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyor.
Kadın Cinayetlerine Bir Yenisi Daha
Bahar Aksu cinayeti, Türkiye'de son yıllarda artan kadın cinayetlerine bir yenisini ekledi. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için yetkililerin daha etkin önlemler alması ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi büyük önem taşıyor. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor.
Türkiye'de Kadın Cinayetleri Neden Artıyor?
Türkiye'de kadın cinayetlerinin artışında birçok faktör etkili oluyor. Bu faktörlerden bazıları şunlardır:
- Toplumsal cinsiyet eşitsizliği: Kadınların toplumda erkeklerle eşit haklara sahip olmaması, kadınlara yönelik şiddetinNormalleştirilmesine yol açabiliyor.
- Eğitim eksikliği: Toplumun her kesiminde cinsiyet eşitliği konusunda eğitim verilmemesi, yanlış algıların ve önyargıların devam etmesine neden oluyor.
- Yasal boşluklar: Kadınları koruyan yasaların yetersiz olması veya etkin bir şekilde uygulanmaması, şiddet uygulayanların cezasız kalmasına yol açabiliyor.
- Ekonomik sorunlar: İşsizlik, yoksulluk gibi ekonomik sorunlar, aile içi şiddeti tetikleyebiliyor.
Bahar Aksu'nun vahşice katledilmesi, toplumda derin bir üzüntüye yol açtı. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için hep birlikte mücadele etmeli ve kadınların güvenli bir şekilde yaşamasını sağlamalıyız. Unutmayalım ki, kadın cinayetleri insanlık suçudur ve asla kabul edilemez.
Bahar Aksu'nun acı kaybı, bir kez daha kadın cinayetlerinin vahametini gözler önüne serdi. Ailesinin feryatları, yetkililerin ve toplumun bu konuda daha duyarlı olması gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Umarız bu cinayet, kadın cinayetlerinin önlenmesi için atılacak adımlara bir ivme kazandırır ve benzer acıların yaşanmasının önüne geçilir.